Çocukları pistten alalım!
30 Temmuz 2016, CumartesiTweet |
Merhaba güzel gazetemin güzel okurları! Bu hafta sizlere bu yıl veya gelecek yıl evlenmesi muhtemel burçlardan bahsedeceğim. Ankara'nın Bağları, Ali Dayı, Sevenleri Sevdiğine Vermediler, Abe Kaynana ve Fidaydasız bir yaz hayal edebiliyor musunuz? Bence etmeyin. Hayal kırıklığı yaşamanızı istemem çünkü. En asosyal insanın bile bir yazda katılması gereken 3 düğün merasimi vardır.
Evet, gelelim burç listesini açıklama kısmına! Öncelikle bu sene de bekar gezen burçlar: Oğlak, Kova, Balık, Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep ve Yay. Sonrasında, bu yaz düğün yapan burçlar: Oğlak, Kova, Balık, Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep ve Yay. Bildim di mi?
Pardon siz ne bekliyordunuz? Metrekaresine 12 davetiye düşen bir mevsimden bahsediyoruz. 12 tane burç saymam bence çok normal. "Bu da mı evleniyor!?" soru cümlesini kaç kez kurdunuz bu yaz? Facebooktan gelen kaç "Evleniyoruzzzz" etkinliğinde "Gidiyorum" butonunu tıkladınız? (O 'Z' harfini niye uzatırlar hiç anlamam. Etkinlik duvarlarına en çok yazmak istediğim şeyse "Canım o tarihlerde yurt dışında olacağım. Mutluluklar dilerim" cümlesi. Yakın arkadaşlarımın etkinlik duvarını bu tatlı küstah cümleyle şenlendirip kısa süreli bir 'Acaba!?' yaşatmıyor da değilim hani) Peki ya "Anaa... Ne ara doğurdu?" cümlesi... Bunlar kulağa tatlı gibi gelebilir. Ama aşırı tatlı tüketiminden uzak durmamız konusunda uyaran uzmanları çiğnemeyelim derim! Bir bildikleri olmalı.
DAVETİYE KOLEKSİYONU
Geçen senelerde çılgınlar gibi nişana, düğüne koşturdum. İnsan bir süre sonra halay çekerek gidiyor, farkına varmıyorsun. Üzerinde "Sayın: Hatice Algün" yazılı davetiyeler almam bundan iki sene önce başladı. İlk başlarda bir artist hissettirmiyor değil. İlk kez babanın ya da annenin adı değil de seninki yazıyor falan ya onun gazı var. Kendi kendine "Vay be büyümüşüm de arkadaşlarımın düğününe gidiyorum!" diyorsun. Hoş, çok da davetiyeyle gitmedim düğüne. Prensip olarak yakın çevrem dışındaki düğünler pek cezbetmiyor beni. "Yakınlarına davetiye vermek ayıptır" ya da "Bir de davetiye mi bekliyorsun?" düşüncesiyle hep düğünden sonra hatıra olsun diyerek aldım davetiyeleri. Düğünlerde en garibime gidense bir kez bile "Çocukları pistten alalım" anonsuna denk gelmemem. Oysa yılların eskitemediği, düğün piyanistlerinin vazgeçemediği bu repliği canlı canlı duymayı çok isterdim. Çünkü bu bir klasikti. Gerçi önümde yıllar var, elbet bir kez duyarım.
İki senede odamdaki kitaplığın üst kısmını gelinli damatlı ve Haticeli fotoğraflar, davetiyeler, nikah şekerleri, buzdolabı süsleri, nikah reçeli (yanlış duymadınız, çok tatlı bi şey ya) ve de gelinden tarafımca kapılmış bir adet çiçek süslüyor. Hepsini bir araya topladım ki durumun ciddiyetinin farkına varayım. Bu arada gelin çiçeğini geçen sene kapmıştım ve burcum olan Başak, yukarıda 'Bu sene de bekar gezenler' kısmında yer alıyor. Demem o ki çok da şey yapmamak lazım.
Birkaç gün önce, biri evli, biri evlilik arefesinde ve ben dahil iki kişinin de sultanlık sefası sürdüğü WhatsApp grubumuzda bir hesap yaptık, bu düğünler asla bitmiyor! Tahminizce yaklaşık on sene daha arkadaş düğünleri devam edecek. Bu süre zarfında minnak tatlı yavrular dünyaya geliyor tabii. Son arkadaş düğününden bir ay sonra da o tatlı yavrulardan erkek olanların sünnet düğünleri başlıyor. Birkaç sene de onlarla oyalanırız. Arkadaşlarını evermek de yetmiyor daha kardeşleri falan var. Bir on seneye de onları yay. Kafadan yirmi beş sene. Bu yirmi beş yılın sonunda da o minnak yavrular kocaman kocaman adam ve kadınlara dönüşüyor. Bu sefer de onlar başlıyor falan derken bir döngünün içinde yaşıyoruz. Bu macera uzunca yıllar sürüyor.
Yeter ki bu mutlu günlerinde biz değerli dostlarını da aralarında görmekten kıvanç duyan insanlar olsun hayatımızda. Ankara'nın bağlarını, büklüm büklüm yollarını aşar gideriz evelallah!
Haftaya yine aynı sayfada görüşmek üzere sevgili okurlar! Düğünlerde buluşalım, bu şarkıyla avunalım:
...Bak bir yaz daha geçti
Son kuşlar geçti gitti, nerdesin?...
...Ama gelirsin, sonbahar güneşinde
Sarılır sımsıkı, bakışır doya doya
Güneş batınca, karanlık basınca
Seyreder yıldızları, sayarız kayanları...