PSİKOLOG
Takıntılı olmak hastalık mıdır?
14 Aralık 2021, SalıTweet |
Halk diliyle takıntı ya da psikolojideki ismiyle obsesyon sahibi olmak bir mental bozukluk göstergesi midir? Kendimizi ya da çevremizdekileri düşündüğümüzde zaman zaman takıntı sahibi olabildiğimizi görürüz. Peki her takıntı bir bozukluğa mı işaret etmekte? Elbette her takıntı birer hastalık göstergesi değildir. Psikolojide bir bozukluktan söz etmek için en önemli kriter kişinin günlük rutinlerinin, aile veya iş hayatının veya sosyal yaşamının önemli biçimde olumsuz etkileniyor olması gerekir. Bunun için takıntıların ve bunların oluşturduğu kaygıyı baskılama amaçlı yapılan davranışların şiddeti, sıklığı ve kişinin yaşamından çaldığı süre önemli belirleyicilerdir. Takıntılardan kurtulmak için yapılan davranışlar kompulsif davranışlar olarak adlandırılır. Akla gelen olumsuz bir düşünceye karşılık kulak memesinin tutulup sonrasında tahtaya vurulması en masum kompulsif davranış örneklerinden birisidir.
Bir örnekle konuyu açmak istiyorum. Evden çıkmadan önce kapının kilitlenmiş olup olmadığını birkaç defa kontrol etmek ve sonrasında işe gitmek gayet işlevsel gözükürken kapıyı defalarca kez kontrol etmek asansöre binip aşağıya indikten sonra tekrar yukarı çıkıp yine kontrol etmek ve bu yüzden işe geç kalmak, işe geç kalmanın sık yaşanmasından ötürü işverenle tartışmak ve işinden olmak ise tipik bir obsesif kompülsif bozukluk örneğidir halk arasındaki ismiyle takıntı hastalığıdır. Bir başka örnek ise kişinin ibadetinde hata yaptığını düşünüp o ibadetini defalarca tekrar etmesi ve bu yüzden diğer günlük rutin işlerinin aksaması. Bu örnekler obsesyonların ve kompülsif davranışların kişilerin yaşamını ne derece etkileyebildiğini gösteriyor. Bunun yanında herkeste var olabilen takıntılar ise çok daha masum kalabiliyor. Ek olarak obsesif düşüncelerden kurtulmanın yolu o düşünceleri akla getirmemeye çalışmak değildir. O düşünceler baskılanmaya çalışıldıkça bir yolunu bulup tekrar zihne gelecektir. Kalıcı çözümün yolu psikoterapidir.
Kir ve mikrop, birisine zarar verme, simetri, cinsel ve dini obsesyonlar başlıca kişilerin hayatını olumsuz etkileyen obsesif düşünce temalarıdır. Özetle her takıntı için hastalık ya da rahatsızlık yaftası yapıştırmak doğru değildir. Burada en önemli kriter kişiyi ve çevresini ne derecede etkiliyor olduğu ve takıntılardan doğan kaygıyı azaltmak veya ortadan kaldırmak için kişinin hayatından ne kadar çaldığıdır.