Bu sefer ezanı Türkçe okutamadılar
18 Temmuz 2016, PazartesiTweet |
O gece Türk milleti olarak sokaklardaydık. Birileri istediği için değil. Bağımsızlığımıza ve demokrasimize kendimiz sahip çıkmamız için. Kimi zaman tankların üzerine çıktık, kimi zaman kalkacak uçakların önüne göğsümüzü siper ettik.
Yüzyıl önce Lozan’da ayağımıza takılan prangaları 15 Temmuz 2016'da kırdık. Bu bir başkaldırış, gerçek sosyalizm, gerçek direnişin adı. Dinine, imanına, ülkesine, vatanına, bayrağına, birbirine sıkı sıkı sarılıp esareti kabul etmediğimiz gündür.
O geceyi farklı kılan tek şey bence meydanları dolduran demokrasiye sahip çıkan, verdiği oyun arkasında duran insanların direnişinin yanında aniden tüylerimizi diken diken eden minarelerden yükselen salalar, zikirler, ilahilerdir.
Bende öyle bir his uyandırdı ki; Bilal-i Habeşi'nin Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in ölümünden sonra ezanları okuyamamış ve Medine'den ayrılıp uzaklara gurbete gitmişti. Ta ki gördüğü rüyadan sonra Medine'ye dönüp yıllar sonra okuduğu sabah ezanında Medinelilerin o günkü duyduğu heyecan neyse ben de aynını hissettim ve ağladım.
Yani yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, kızıyla herkes ağladı. Bence bu bir milattır. Artık tüm Dünya bilmelidir; bayrak inmez, ezan dinmez. Tüm bu yaşananların bir kurgu, bir tiyatro olduğunu söyleyenlere tek bir şey söylenebilir;
Evet, bu bir tiyatrodur.
Sahne: 11 Eylül Dünya Tiyatrosu.
Oyun: Türkiye.
Oyuncular: Müslüman Türk milletidir.
Sonuç olarak şunu herkes bilmelidir ki ezanları Türkçe okutacak zihniyetleri bu ülkenin başına geçirmeyeceğiz.