Dün sabah cep telefonum çaldı. Arayan tanımadığım bir numaraydı. Telefona cevap vererek kim olduğunu sordum. Telefonun ucundaki isim Burhan Ceyhan’la görüşmek istediğini söyledi. “Bende buyurun benim” diyerek ne istediğini sordum. Arayan kişi kendisinin Koçarlı’dan Ali Develi’nin babası olduğunu söyleyerek, bana neden oğlunun fotoğrafını haberde kullandığımı sormaya ve küfürlü konuşarak tehditler savurmaya başladı. Kendisine küfür etmemesini söylememe rağmen küfür etmeye ve tehditlerini sürdürmeye devam etti.

Bu bizim mesleğimizde ilk ve son değil. Ramazan Bayramı’nın üçüncü günü yine bir haberden ötürü birlikte görev yaptığım arkadaşımız Gökhan Düzyol’u arayan kişiler küfürler ve tehditler savurdu.

Burada gazetecileri suçlayan ve onlara fiili saldırılarda bulunan kişiler kendilerini sütten çıkmış ak kaşık misali suçsuz zannetmekteler. O fotoğrafı kullanma, onun haberini yapma, bize sormadan kaza haberini neden yazdın gibi olumsuz konulardan dolayı gazetecileri arayarak huzurlarını bozmaya çalışan kişi ve kişiler, önce hatayı kendilerinde aramalılar. Biz ne onlar şunu yaz deyince yazarız, nede şunu yapma deyince yapmayız. Biz gazeteci olarak sadece doğru olduğunu bildiğimiz haberi yaparak, mesleğimizi sürdürmeye çalışırız.

Bugün ve yarın yaşanan bu küfür ve tehditler, biliyorum ki daha sonraki günlerde de birileri tarafından sürdürülecektir.

Ama her ne olursa olsun biz işimizi yapacağız ve yapmaya devam edeceğiz. Hırsızlık yapan fotoğrafını çeken gazeteciyi suçlar, karısını öldüren katil gazeteciyi suçlar, nişanlısını intihara sürükleyen kişi gazeteciyi suçlar, annesine bakmayan kişi gazeteciyi suçlar, yolsuzluk yapan kişi gazeteciyi suçlar, suçlar da suçlar. Asıl suçlu onlar olmasına rağmen bizleri suçlayanlar, önce kendilerini bir sorgulamalı.

Toplumda bizlere karşı bu tür tehdit ve küfür savurarak bizlerin çalışma şevkini kırmaya çalışanları şiddetle kınıyorum. Korkmadan bu mesleği sürdüreceğimizi de, buradan bir kez daha söylemek istiyorum...