Yeniden Başlamanın İstenci
20 Aralık 2017, ÇarşambaTweet |
“Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?” Münacaat’tan, İsmet Özel
Bizi tutuklu kılan bir sıkıntının ortasında kalmışızdır. Hayatın parçalarının altüst olduğu ve neyin nereye yerleştirileceğinin bilinmediği bir karışıklığın ortası. Karışıklık ki nereden başlayacağına dair ipucu arar insan. Sakin bir zihne ihtiyaç duyar. Olan bitenin gerisinde kalarak bütüne dair bir görüngü yakalamak ister. Tutunmak da ister. Eskinin sıkıntısının silineceği, yeni olanın kurulacağı bu belirsizlik karşısında neyi kendine dayanak yapacaktır?
Her yenilgi, her kaybediş, her vazgeçiş ve her bitiş kendi içinde çift yönlü bir potansiyel taşır. İlki yıkıntı, parçalanmışlık, belirsizlik, sıkıntı, boşluk ve bocalama. Diğeri ise başlangıç, yenilik, heves, kurgu ve zorunlu cesaret. Bu iki potansiyelin ortasında, düşünebilmek için yeterli zamanı insan kendine tanımalıdır. Neyi isteyip neyi istemediği, gücünün neye yetip neye yetmediği, kendilik alanı içine neleri hangi önem sırasıyla yerleştireceği, adım adım hangi çabalarda bulunacağına dair bir çerçeve kazanmak içindir bu gerekli zaman.
Hem içsel dünyada hem de dışarıda bir ayıklamaya ve onarıma gidilecektir. Yeni olana yer de açılacaktır. Yeni olanın zindeliği, tazeleyecektir hissedişi. Her yeni, insanı tamamlayan bir başkalıktır çünkü. Dönüştürücüdür yeni olan.
Hem geçmişin eskisi hem de geleceğin yenisinin ortasındaki şimdide konaklar insan. Her şeyin mümkün olabileceği bir zeminin üzerinde soluklanır. Heyecanlıdır da. Heyecan, yeni olanı istediği gibi şekillendirme olanağından ileri gelmektedir. Yorulacaktır da. Omuzlayacaklarına hazırlanacaktır.
Her biri kendi adına çok güzeldir aslında. Yaşam, bizler için çünkü. İçindeki sıkıntılarla güzel. Hiç geçmeyecekmiş gibi olan karanlık ve karartılı bakışlar geçer. Karartı geçer. Karanlık geçer. Bulutlar geçer. Aydınlık geçer. Mutluluk da geçer. Her şey gelir geçer. Önemli olan üzerimizde bıraktığı izi yenileyebilmek. Onarıp onu, yeniden kurgulayabilmek. Ve mümkünse gün doğumunun bize anlatacağı o özel fısıltıyı kimsecikler uyanmadan dinleyebilmek.