Mavi Bir Dalganın Ucunda
20 Nisan 2018, CumaTweet |
“Denizlere ve göklere renkler içinde en çok mavi yakışıyor. Çünkü mavi, içinde beyaza çalan bir boşluğa sahip. Giderek hafifleyen ve uçucu. Onu seyrettiğimizde, bize ayrılmış olan boşluğuna doğru yerleşiriz. O yüzden onunla birlikte dineriz.”
İnsanın ağırlığını ve sıkıntısını alan bir renktir mavi. Yeryüzü ve gökyüzü için de öyle: Yer boşluğunu dolduran su ve göğün örtüsü.
Maviye en çok deniz seyrinde ihtiyaç duyuyorum. Tedirginlikten yapılma küçük bir kalbi, ancak kıyıya peşi sıra vuran dalgalar yatıştırabilir. Dalganın sesi, sıkıntının sesini kapsar ve içinde eritir. Denizin uçsuz bucaksızlığı, insanı kendine hayran bırakarak dinlendirir. Üzerinde uçuşan kuşlar, özgürlük duygusunu onları izleyen ruhlara aksettirir.
Bazen benliğimiz dışında bir şey olmak istediğimizde, ne olmak istediğimizi bilmesek bile, uzaklara bakarak, uzaklara ulaşan, uzaklara giden bir şey olmak isteriz. Çünkü henüz ulaşılmamış bir gelecek olan ‘uzak’ karşısında, ulaşılmış bir yakınlık olarak burası; yaşam olasılıklarını kaçırdığımız bir kuytu gibi gelir. Yaşam sanki bölünmüştür ve ötede payımıza düşen başka mutluluklar bizi çağırmaktadır.
Bir dalganın üzerinde taşınarak gitme isteği belirir içimizde. Arkaya dönüp bakılmayacak her şeyi arkalayarak. Mavi bir umudun burnumuzdan tutup bizi dalganın ucuna taktığı ve rüzgar eşliğinde gidebildiğimizce gittiğimiz. Güneşin suda bıraktığı parıltı ve karartıyla. Dalgaların, kendi dilinde anlattığı tüm o mavi yolculuk sonrasında bizi bir kıyıya yaklaştırması. Ve kum taşlarına doğru serpilmek sonrasında.
Denizlere ve göklere renkler içinde en çok mavi yakışıyor. Çünkü mavi, içinde beyaza çalan bir boşluğa sahip. Giderek hafifleyen ve uçucu. Onu seyrettiğimizde, bize ayrılmış olan boşluğuna doğru yerleşiriz. O yüzden onunla birlikte dineriz.
Sırtımızı her renge dönsek bile yüzümüzü maviye dönsek kafi. Çünkü ‘gök’ ve ‘su’, çünkü ‘mavi’ ve ‘uzak’; bir yanyanalığa sahip. Tıpkı dinmek ve dinlenmek gibi. Ve ardınca patırdayan bahar dalları da o maviye asılmış boncuklar sanki.