BİRAZ UTANSAK, DİYORUM…
19 Haziran 2017, PazartesiTweet |
BİRAZ UTANSAK, DİYORUM…
Dünya medyasında köşe yazarlığı çok ciddi bir iş olarak algılanır. Her canı isteyene köşe açılmaz. Çünkü köşe yazarlığı birikim ister, okumak ister, imla ister, sağlam bir dünya görüşü, evrensel ve tarafsız bir bakış ister...
Bizde ise bu kriterlerin hiçbir önemi yoktur. Herhangi bir medya kuruluşunda dayınızın, eşinizin, dostunuzun veya ahbabınızın olması yeterli. Buna bir de siyasi altyapınızı eklediğinizde, muzlu pastanın kreması gibi olur.. Kısacası yeme de yanında yat...
YAZ BABAM YAZ…
Yaygın medyada adam gibi köşe yazarı bulup okumak, maharet gerektirir oldu. Yerel medyada ise durum çok çok daha berbat durumda. Özellikle ‘dar alanda paslaşmalara’ müsait bir zemini olan yerel medyada köşe yazarı olmak, sokakta simit satıcısı olmaktan daha kolay. Çünkü simit satıcısından bile belediyeler ruhsat istiyor. Bununla da kalınmayıp belirli hijyenik kurallara göre satış yapılması şart koşuluyor.
Köşe yazarlığı içinse hiçbir kriter yok. Okuman önemli değil... Yazman varsa, elin “tek tek basaraktan” nağmeleriyle tuşlara dokunabiliyorsa mesele yok... Yaz babam yaz... İçerik, nitelik, okuyucuya bir şeyler aktarma sorumluluğu hak getire...
Özellikle yerel gazeteleri takip edenler, son yıllarda fütursuzca artan köşe yazarlığı seviyesizliğini kahrolarak izliyorlardır sanırım...
KOPYALA-YAPIŞTIR…
Bu seviyesiz köşe yazarları takımının, beni en çok kızdıran ve en başında gelenleri ise, kendisine ayrılan sütunlara, kendisinden tek bir kelime bile yazmayıp (yazamayıp), internetten ‘çaldığı’ bir yazıyı, kopyala-yapıştır yoluyla gazetelere göndererek kendi köşe yazısıymış gibi insanlara yutturmaya çalışanlardan oluşuyor.
Bu arkadaşlara önerim, okuduğundan bir şeyleri kılavuz olarak önüne al; ama olduğu gibi noktasına virgülüne dokunmadan “Benim köşem” diyerek insanların önüne koyma. Biraz utan. İstersen biraz da sıkıl...
GAZETE BENİM KARDEŞİM…
Diğer bir bölümü ise “Gazete benim kardeşim” edalarıyla hareket edip köşe yazarlığı yerine, rezalet yaşatanlar. Bu tiplerin, özellikle dil bilgisi ve imla kuralları konusundaki cehaletini “Ben yerel dille yazıyorum (!) kardeşim...” diyerek örtbas etmeye kalkması, mizah dergilerinde köşe konusu olabilecek bir potansiyel taşıyor.
Bir de köşe yazarlığı ile tetikçiliği aynı görüp kalemi ele alanlar var ki, bunların açtığı yaraları tedavi etmek hemen hemen imkansız gibi bir şey...
Bana gelince...
“Ben köşe yazarı” değilim...
Belki de olmak için çaba gösteren ama daha çok da gündemi elinden geldiğince yorumlamaya çalışan bir gazeteciyim...