Avustralya'nın Adelaide şehrinde yaşayan 50 yaşındaki Shirley Potter, kızlarıyla gece dışarı çıkmak için uzun bir aradan sonra makyaj yaptı. Bunun için evdeki maskarası ve göz kalemini kullanan kadının gözleri, ertesi sabah kıpkırmızı olduktan kısa bir süre sonra da ağrımaya ve yanmaya başladı. Hemen hastaneye giden kadının gözlerinde enfeksiyon olduğu belirlendi. Talihsiz kadının yaşadıkları bununla da sınırlı kalmadı. Doktorlar, iki gözünde de yüzde 80 oranında görme kaybı yaşayan kadının bir süre sonra kör olacağını söyledi. Annelerinin başına gelen olay üzerine kızları, bu durumu araştırmaya başladı. Kısa bir süre sonra da sorunun nedeni ortaya çıktı. Talihsiz kadının kör olmasına yol açan olayın nedeni, tarihi geçmiş göz kalemi ve maskara kullanmasıydı.
Makyaj malzemelerinin bir çoğumuzun neredeyse her gün cilde uyguladığı, derimizle doğrudan temas eden ürünler olduğunu söyleyen Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Aslı Tatlıparmak, “Özellikle bu konuda en hassas ve dikkat gerektiren ürünler, göz makyajı için kullanılan kozmetik ürünler. Çünkü söz konusu bu ürünler göz çevresi ve göz sağlığı açısından son derece kritik. Çoğu kişi sadece koku, renk ya da kıvam değiştiğinde ürünün bozulduğunu düşünür. Oysa bilimsel araştırmalar bize gösteriyor ki özellikle maskara ve göz kalemi gibi göz çevresinde kullanılan ürünler bizler için hiçbir koku, renk ve doku gibi farklılıklar oluşturmadan yani herhangi bir belirti göstermeden bile bakteri ve mantarlarla kontamine olabiliyor. Yapılan çalışmalar, kullanılan makyaj ürünlerinin yüzde 70’inden fazlasında bakteri ürediğini ortaya koyuyor. Bu bakteriler arasında gözde enfeksiyona yol açabilecek türler de var. Üründe dışarıdan fark edilecek bir değişim olmasa bile, koruyucu maddeler zamanla etkinliğini kaybeder. Bu durum hem enfeksiyon hem de alerjik reaksiyon riskini artırır” açıklamasını yaptı.
Derimizde bulunan ve kullandığımız makyaj ürünlerine bulaşan aynı zamanda insan vücudu dışında neredeyse 2 gün yaşayabilen bakteri ve organizmalar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aslı Tatlıparmak, “Yapılan araştırmalar demodeks parazitinin rujlarda neredeyse 150 saat, süngerlerde 48 saat, maskarada ise 21 saat yaşadığını gösteriyor. Yani kullandığımız ürünleri düzenli şekilde temizlemek çok önemli. İnsanların en sık yaptığı hataların başında kozmetik ürünlerini başkalarıyla paylaşmak geliyor. Bu doğrudan bakteri, parazit transferi demek. Onun dışında tabii ki fırçaları ya da süngerleri uzun süre yıkamadan kullanmak ya da ürünü yıkadıktan sonra nemli bırakmak, kurumasına izin vermeden kullanmak, aynı sünger ya da fırçayı çok uzun süre değiştirmemek, kir ve yağ birikimine izin vermek ne yazık ki en sık yapılan yanlışlar arasında yer alıyor” dedi.
Makyaj ürünlerinin, özellikle su içeriği olan formüllerin (emülsiyonlar, kremler, likit ürünler), zamanla hem kimyasal hem mikrobiyolojik olarak bozulmaya yatkın olduklarını açıklayan Prof. Dr. Aslı Tatlıparmak, “Üretildikleri dönemde ürün içeriklerinin stabilitesi, koruyucu sistemin uygunluğu ve ambalajın hava, ışık, ısı ve nem bariyerinin gücü çok belirleyicidir. Yapılan çalışmalar su bazlı bakım ürünlerinde koruyucu sistemin yetersiz kaldığı durumlarda bakteri ve mantar sayısının yüksek şekilde arttığını, bu artışın ürünün fiziksel özelliklerini (kıvam, görünüm, emülsiyon bütünlüğü) ve kimyasal stabilitesini azalttığını gösteriyor. Su içeriği oldukça yüksek olan bu ürünlerde koruyucu maddeler (preservatifler) zamanla etkisini yitirebilir, pH değişimi, oksidasyon ve mikrobiyel kontaminasyon riski oluşur. Bakteriler ve mantarlar ortamı uygun bulduğunda su fazında çoğalır. Bu durum üründe göze görünmeyen riskler doğurur” diyerek en riskli grubun mikrobiyel üreme görünmeyen şekilde ilerleyebildiği için su bazlı ürünler olduğunu dile getirdi. (HABER MERKEZİ)