Sosyal Hizmet Uzmanı
TARİH KOKAN ŞEHİR: EDİRNE
3 Haziran 2017, CumartesiTweet |
“Seyahat insanı alçakgönüllü yapar. Dünyada ne kadar küçücük bir alan kapladığınızı anlarsınız."
Gustave Flaubert
Edirne, Marmara Bölgesi'nin Trakya kesiminde, Yunanistan ve Bulgaristan sınırında yer almaktadır. 2014 sayımına göre toplam nüfusu 165.979'dur.
Türkiye'yi Avrupa'ya bağlayan karayolu üzerinde yer alan sınır şehridir. Edirne, Tunca, Arda ve Meriç ırmaklarının buluştuğu düzlükte kurulmuştur. Karasal iklim hakimdir. Yunanistan ve Bulgaristan'ın yanında kuruludur. Şehir merkezi Yunanistan'a 7, Bulgaristan'a 17 km uzaklığındadır.
Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmasından dolayı şehirde han, cami, çarşı gibi tarihi eserler bulunmaktadır. Ayrıca Selimiye Arastası, Bedesten ve Alipaşa adlı üç kapalı çarşısı bulunmaktadır.
Edirne'deki el sanatları üslubuna "Edirnekâri" (Edirne işi) denilmektedir.
Mimar Sinan'ın "Ustalık eserim" dediği Selimiye Camii, Üç Şerefeli Cami ve Eski Cami, Dar-ül Hadis Camii Edirne'nin en önemli eserlerini oluşturur.
Kırkpınar Yağlı Güreşleri - 656 yıldır - Edirne’de düzenlenmektedir. Kırkpınar geleneksel Türk yağlı güreş turnuvasıdır. Her yıl haziran ayının sonu ile temmuz başında düzenlenir. Pehlivanlar üç gün süresince er meydanında mücadele ederler. Son gün yapılan finallerde her boyun (kategorinin) birinci, ikinci ve üçüncüleri belirlenir. Bunlardan en önemlisi başpehlivandır. Güreşler esnasında Kırkpınar Festivali düzenlenir ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirilir. Güreşler, 1923 yılından itibaren “Sarayiçi” denilen yörede yapılmaktadır.
Kırkpınar duası
Evliya Çelebi’nin aktardığına göre güreşlerde şu dua okunurdu:
"Allah Allah, Hoca-i âlem,
Seyyid-i kâinat ve
Mu’ciz-i mevcudat,
Pür kemal cemal,
Muhammed Mustafa’ya salâvat
Engürü’de er yatar,
Rum’da Mehmed Buhari Sarı Saltuk,
Ton giyer."
Ayrıca İtalyan Katolik Kilisesi, Sveti Georgi Bulgar Kilisesi, Sveti Konstantin-Elena Bulgar Kilisesi ve Edirne Büyük Sinagogu bulunur. Bu, Türkiye sınırları içerisindeki en büyük, Avrupa'daki 3. büyük sinagogdur.
EDİRNE ZAMANLARI
-edirne'nin parasız yatılı çocuklarına-
sussun artık
öksüz zaman
izbe kimlik
korkak karanlık
hüzne kaç var
biz burdaysak
ağlar mı şarkılar?
o hırçın çocuklar
deli yürekleri avuçlarında
taşlara vurdular kendilerini
ses alır gibi derinlerden
dinlediler iç mağaralarını
mahcup ve mükerrer
yenik düştükleri aşklardan
sakladılar kimliklerini
o kızlar yok
köşe başları tenha
çoluk çocuk düşmüşler yollara
eskiden tanışırlar aşkla ayrılıkla
yakarsın varsın dilenciler
serhaddine yakın artık onlar
parasız ve yatılı
koca bir ömrün
ta o günlerden bir ayak sesi
eski duvarlardan mermere düşmüş gölgesi
dokundukları o kılcal kanama
ne sarayiçi
ne kaleiçi
bir tarihi okurlar
çoktan unuttukları
söğütlük'te
ağlayan bir yaprak
açıldı önlerine
öptüler ince zamanı
çocuk yüzlerinde görünmez bir nur
ve gözlerinin neminden peydahlanan
o gayrımeşru yağmur
say ki masal olsun
hepsini mestane kılsın
o gizli tanbur
o sularda
çalsın dursun
kaldırımlara bir bastılar
bir yürüdüler yollarda
dile geldi duvarlar
söylesem susmak olur
leylaklar konuşur sonra
ansızın güller tomurur
bir sevgiyi için için biledikleri
gençlikleri yorulur
utangaç gülümsemeler eski resimlerde
kim silecek onları
kim yürüyecek ırmak boylarına
o hırpani paltolarla
yalnızlığı sımsıkı sarınarak
kim ısınacak?
yorgun değil hiçbiri
karanlıkta boğuşmaktan
yalnız değil hiçbiri
kendisiyle konuşmaktan
bir el verin yeter ki
bir el verin
bir tas su alsınlar
içlerinde köpüren çağlayanlardan
Hüseyin YURTTAŞ