SANKİ INCEPTION...
24 Ağustos 2017, PerşembeTweet |
Geçen haftaki Hans Zimmer ile ilgili yazımdan sonra Christopher Nolan'dan bahsetmezsem darılırdı bana.. "Tabi tabi kesin darılırdı" dediğinizi duyar gibiyim... Christopher Nolan da kim ya?" diyenler hala vardır diye hayatını özet geçelim. 1970 senesinin sıcak bir temmuz ayının 30'unda dünyaya geldi bu adam. Jonathan diye de bir kardeşi var ayrıca. Beraber senaristlik yaptıkları olmuştur, olmaya da devam edecektir. Daha ayağında donu yokken sinemaya ilgi duymaya başlar ve babasının 8 mm. kamerasıyla kısa film çeker bu velet. Böylece ilerde "üstad" olacağının sinyallerini verir. Bizi ilgilendiren kısmı zaten hayatı değil devrim niteliğindeki başyapıtları. Ha yanındaki de eşi Emma Thomas. 1997 senesinde evlenmişler ve üstadın filmlerinin yapımcılığını yapmaktadır. Yakışmış yakışmamış bizi ilgilendirmez, gönül meselesi sonuçta.
Yönetmenliğini yaptığı tüm filmlerini izledim. Favorim elbette Inception. Şunu fark ettim, Nolan filmleri bir kitaptan uyarlanmış gibi gelir bana izlerken. Kurgular, öyküler o kadar güçlüdür ki. Olayların gelişimi, filmi izlerken çok karmaşık gelir. Ancak film bittiğinde aklınızda kalanlar bir su kadar berraktır artık. Bu tip iyi olay örgülerine kaliteli romanlarda rastlarız. Romanlardan uyarlanan sinema filmlerinin de çoğunlukla iyi yapımlar olmasının sebebi budur bence. İşte Christopher Nolan filmleri, belki de Nolan kendi yazdığını yönettiğinden, aynı tadı bırakıyor bende. The Prestige’in final sahnesinde, Inception’ın final sahnesinde, The Dark Knight’ın final sahnesinde hissettiğimiz heyecan hep aynı oldu. Üç saatlik filmleri izleyip bittiğinde “hemen bitti” diyorsak (ki ben hep diyorum Batman serisini izlerken) Nolan’ın üstün yeteneğine şapka çıkarmamız lazım.
Yapılacak şey tüm bu filmlerin DVD’lerini, hatta Bluray disklerini bulup arşivlemek. Eksiksiz olarak tamamlamak. Sinema bir sanatsa, Nolan bu sanatın günümüzdeki en güçlü bestecilerinden, ressamlarından birisidir.
İnternette araştırınca fark ettim, tüm filmlerin oyuncu kadrolarına baktım. Gerçekten de adamın son filmlerinin hepsinde Michael Caine oynuyor. Michael Caine filmlerin hepsinde sağduyusuna ihtiyaç duyulan babacan amcayı oynuyor.
Nolan filmleri IMDb’de de çok seviliyor. Adamın filmografisinin neredeyse tamamı IMDb’nin en iyiler listesinde yer alıyor. The Dark Knight 8,9 puanla şu an dört numarada. Vizyona girdiği sene haftalarca ilk üçte kalan Inception şu anda 8,7 puanla 14. sırada. Interstellar 8,6 puanla 26. sırada. Memento 8,5 puanla 45. sırada.
Hala izlemediyseniz Inception’ı muhakkak izleyin. Eğer izlediyseniz yarın akşam yine izleyin. Olabilir mi? Rüyaların içinde böyle dünyalar yaratmak mümkün olabilir mi? Olabilir sevgili okur. Nolan bu Dünya’yı nasıl kurguladı? Bu nasıl bir yaratıcılık? Taklit etmekten utanmıyorum bazen.Umarım yeni bir Inception çekilmez. Yeni bir Interstellar çekilmez. Bu filmlerin devam yapımlarının öncekilere göre bir derece daha kötü olması ihtimali bile çok can sıkıcı değil mi?