DOĞAL AFET
29 Ocak 2019, SalıTweet |
Merhaba değerli Denge Gazetesi okurları,
Medya üzerinden ülkemizde veya yurtdışında meydana gelen doğal afet olaylarını okuyoruz veya dinliyoruz. Her okuduğumuzda ise yaşayan insanlara dualar ediyoruz. Fakat neler yaşadıklarını, ne durumda olduklarını, neye ihtiyaç duyduklarını ve doğal afet olaylarının ne kadar sürdüğünü bilmiyoruz. Doğal afet olaylarını yaşayan kişilerin anlattıkları bile, o insanların duygularını anlamamıza yardımcı olmamaktadır. Ben de sizinle meydana gelen bir doğal afet olayını paylaşmak istiyorum.
2011 yılı genel atama döneminde Van İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı Edremit İlçe Jandarma Komutanlığı emrine atandım. Bir kaç ay görev yaptıktan sonra, yıllık izin planlaması kapsamında, 20 Eylül 2011 tarihinde 30 günlük izne ayrıldım. İznimin bitmesini müteakip, 20 Ekim 2011 Cuma günü birliğime teslim oldum. 23 Ekim 2011 Pazar günü görev yaptığım birliğimde nöbetçiydim. Hizmet binasının yanında bulunan lojmanların önünde bulunduğum esnada, önce büyük bir gürültü duydum, sonra ise lojmanın sallandığını fark ettim. Evet deprem oluyordu. Lojmanda yaşayan herkes çığlıklar içinde merdivenlerden aşağıya inerken, ben insanları geçerek merdivenlerden yukarıya doğru çıkıyordum. Çünkü, eşim ve kızım binanın içindeydi. Eşim ve kızım ile birlikte aynı lojmanda kalan 8 aylık hamile olan başka bir personel eşi de o anda dışarı çıkamamıştı. Ben, eşimi ve kızımı alarak dışarı çıktım, diğer hamile olan personel eşi de komşuların yardımı ile dışarı çıkarıldı. Herkes panik ve korku içerisindeydi. Meydana gelen depremin, 7,2 şiddetinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük ikinci depremi olarak tarihe geçtiğini televizyondan öğrendik.
Yaşanan doğal afet sonrasında, memlekette yaşayan ailelerimizin panik olmaması için babamı cep telefonu ile aradım. Babama, "burada deprem oldu" ve babam da sakin bir şekilde bana sadece "geçmiş olsun" dedi ve telefonu kapattık. Fakat, olayın "Son Dakika" olarak haberleri çıkması sebebi ve telefon trafiğinin yoğun olması sebebiyle, babam ancak 1 sonra bize ulaşabilmişti. Bu büyüklükte bir doğal afetin olduğunu bilmediği için tepki veremediğini söyledi.
Meydana gelen doğal afetin ardından, 1 hafta içerisinde binlerce artçısı meydana geldi. Artçıları bile 6,6 şiddetinde meydana gelmişti. Evlere giremiyoruz. Van ili karasal iklim olduğu için, Ekim ayı o anda kar olmasa da soğuktu. Lojmanın karşısında bulunan ve tek katı olan gazino tarzı yapıyı eşlerin ve çocukların yatması için düzenledik, erkekler ise arabalarda yatıyordu. Battaniye ve kıyafet almak için lojmana giriş ve çıkışlar bile 30 saniyede oluyordu. Çünkü lojman hasar görmüştü ve korkuyorduk.
Tüm rütbeli personel, ailelerini sivil ya da askeri uçakla gönderdi. İzinli olan bir kaç personel hariç, herkes görevinin başındaydı. Askerler de doğal afet sonrası birkaç gün dışarıda yatmak zorunda kaldı. Hiç bir yaralanma olayı yaşanmadan olayın ilk şokunu atlattık. Ailelerimizi memleketlere gönderdik. 8 aylık hamile olan personel eşinin, meydana gelen doğal afetin birkaç gün sonrasında, yaşadığı korku nedeniyle memleketinde doğum yaptığını öğrendik.
Ailelerimiz yanımızda olmasa da normal hayata dönmeye çalışıyorduk. Fakat daha zor günlerin bizleri beklediğini bilmiyorduk. Çünkü, meydana gelen 7,2 şiddetindeki doğal afetten 17 gün sonra, yani 09 Kasım 2011 tarihinde, yeryüzüne daha yakın olan 5,6 şiddetinde bir deprem daha yaşadık. Bu deprem ise sadece 9 saniye sürdü. Ancak, bu depremin artçıları ise yaklaşık 2 yıl sürdü. İlk depremde Erciş İlçesi, ikinci deprem de ise Van İl merkezinde çok büyük hasarlar meydana geldi.
Meydana gelen doğal afetler sonrasında insanlar manevi bir yorgunluk yaşadı. Benim o esnada, hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti. O zaman için, en büyük zenginlik, ailelerimizin güven içerisinde memleketlerimizde olmalarıydı. Yerel halk ile kenetlenerek, birbirimize destek olduk.
Van il merkez sokakları bomboştu. İmkanını bulan il dışına çıkmıştı. Polis ve asker olarak eksiksiz olarak görevimizin başındaydık. İnsanların kalabilmesi için konteynır kentler kuruldu. Yiyecek malzeme bulmak çok zordu.
23 Ekim 2011 ve 09 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen depremlerde, hayatlarını kaybedenler için ALLAH'tan rahmet diler, hiçbir insanlığın da böyle bir doğal afet yaşamaması için Allah'a dua ederim.
Van halkına saygılarımı sunarken, bir sonraki yazımda görüşünceye dek, şimdilik hoşça kalın.