Takip Et

SON DAKİKA

Gülbin HOCAOĞLU

MERCEK ALTINDA

13 Temmuz 2017, Perşembe

     

BEN DE VARIM

Hayat bir yolculuk...

Doğuyoruz, büyüyoruz, okullara gidiyoruz. Sonra iş hayatı; zorluklar, kapışmalar, rekabet ve geçim derdinin ortasında buluyoruz kendimizi. Esas, gerçek yaşam başlıyor. İş yaşamı geçimimizi sağlamaya çalıştığımız bir olgu olduğu için çok önemli. Artık annemizin önümüze bir bardak ılık süt koyduğu bir tanecik çocuğu değiliz.

İş hayatına gelmeden önce ilkokuldan başlayarak sınavlar maratonunun içerisinde yerimizi alıyoruz. Tam çocukluğumuzu yaşayalım, saklambaç oynayalım, biraz yakar top da iyi gidebilir derken liseye geçiş sınavlarıyla burun buruna geliyoruz. Bu sınavlar önemli. Keza sınavlardaki başarıya göre henüz yaşamadığımız ve okumadığımız, şiddetle okumayı arzu ettiğimiz liseyi önceden tercih etmek zorunda kalıyoruz. Eğitimde başarılı ve okunası hayal edilen gözde devlet liselerinin sınavlardaki giriş puanları ciddi yüksek. Başlıyoruz özel derslere. Özel derslerle iyi hazırlanmalıyız ki rakip öğrencileri geride bırakıp, o iyi lisede okuma şansını kazanalım. Attığımız her adım, her hamle o yüzden mühim. Hızlı bir tempo, birçoğumuz henüz 14-15 yaşında kampta buluyoruz kendimizi. Okul, eve gel özel ders, hafta sonu etütler. Bu aslında genel bir resimde ciddi bir yarış. Maraton çizgisi belli ve ulaşılması gereken bayrağın dikilmesi gereken bitiş çizgisi de belli. Birçok şeyden, yaşımızda yaşamamız gereken birçok şeyden fedakarlık yapıyoruz. Lisede iyi bir okulu kazanıyoruz. Ama henüz bitmiyor… Zorlu bir 4 seneden sonra gerçek bir bomba yarışla yüz yüze. Üniversite sınavı! Hoşgeldiniz asıl ana zorlu imtihana!

 

Müthiş bir çaba ile bir üniversiteyi kıyısından köşesinden tutturuyoruz. Okuyoruz o üniversitede. Bulunduğumuz şehirden farklı bir şehirde kazandığımız üniversite ve de asıl terane başlıyor. Ev kirası, harçlık ve tüm okul masraflar. Ciddi bir külfet. Ailelerimiz bir şekilde yoktan da var ederek mahrum etmiyor bizi. Okulu da diyelim bitirdik ve iş dünyasına hoş geldik... İş dünyası, iş aramak, bir işe girebilmek…

 

Malum birçok üniversite mezunu var. Hepsi iş yaşamında yer almak istiyor. Ancak şu var ki birçok işe yerleşme talebine sahip gencimiz varken ilanlar bu devasa talebin karşısında sınırlı. Bir ilan çıkıyor her hangi bir firma. Şu olsun, bu olsun, kriterlerini açıklıyor. Bu ilana cesaretimizi toplayarak, bir üniversite mezunu olarak, kendimize çok da güvenmeyerek başvuruyoruz. Geri arıyorlar bizi “Buyurun yarın saat 14:00’de Mecidiyeköy Selvi Apartmanı Kat:3’de sizi bekliyoruz” diyorlar. Hazırlanıyoruz, en temiz takımlarımızı giyiyoruz ve ver elini Mecidiyeköy Selvi Apartmanı. Gidiyoruz ne görelim? Bir ekmek sırası gibi 3 metre kuyruk. Bizden başkalarının da başvurduğunu anlıyoruz.

 

Neyse sıra bize geldi. Giriyoruz odaya. Ciddi ve sert görünümlü bir bey “Hoşgeldiniz” diyor ve meşhur, yıllarca hayalini kurduğumuz iş mülakatı tam gaz başlıyor. Ellerimiz ayaklarımız titriyor, soğuk soğuk terliyoruz, az sonra kalbimiz duracak heyecandan. Soruların ardı arkası kesilmiyor. Yanıtlıyoruz. “Tanıştığımıza memnun olduk. Sizi arayacağız” diyor o ciddi görünümlü, asıl suratlı firma yetkilisi. Düşüne düşüne, karalar bağlaya bağlaya evin yolunu tutuyoruz. Bu mudur diyoruz kendi kendimize. Yıllarca oku. Mezun ol zorlu sınav maratonlarından geç. Bu mudur diyoruz.

 

Evet pek söylemek istemesem de budur ülkemizde. İş dünyasına girmek de zor, tutunmak da, devamlı olabilmek de. Yapmamız gereken şeyler aslında belli, çünkü şartlar ve gerçekler belli. Şu sınavlar silsilesini hızla ve azimle, başarıyla atlatmak birinci koşul. Mülakat aşamasına gelindiğinde ise herhangi bir ilan için, mülakata girmezden evvel bolca donanım sahibi olmalıyız. Şöyle ki sadece üniversitede aldığımız eğitim kâfi değil, malumunuz yukarıdaki örnekteki gibi bir iş ilanına başvuran binlerce kişi muhtemeldir. Bu adaylardan nasıl ayırt edilebiliriz? Bu soru çok önemli.

 

Tüm diğer adaylardan ayırt edilebilmek için diğer adaylardan farklı özelliklerimiz olmalı. Diyelim ilan “İngilizce bilmeli” diyor. Biz İngilizce bilmeliyiz artı bu dile ek bir dil de bilsek mülakatta diğer adaylardan bizi 1-0 öne geçirecektir. Maddi gücümüz yettiğince, ilgi alanımız ve ilgi alanımız olan ilanlar için ek sertifika programlarına gitmeliyiz. Elimizde üniversite mezunu diplomamızdan ziyade bizi mülakatlarda ön plana geçirecek ek sertifikalarımız olmalı. Bunun yanında lisans mezunu olarak üniversite mezunu olmaktan başka ilgi alanımızla ve aradığımız, çalışmak istediğimiz iş ile ilgili yüksek lisans da yapmalıyız. Bu faktörler hep bizlerin diğer adayların arasından sıyrılmamızı sağlayacaktır.

 

İş dünyasındaki rekabet ve maraton aslında yıllarca alışkın olduğumuz sınav maratonundan daha da ciddidir. Ama aşılamayacak engeller yoktur. Gelecek yazılarımda nasıl iş aranır ve iş dünyasında mülakat tekniklerini anlatacağım.İş dünyasında “Ben de varım diyeceğiz!”.

 

 



Yazarın Tüm Yazıları

BESİNLERLE VÜCUDUNUZUN DİRENCİNİ ARTTIN (DİLEK SUBAŞI)

30 Kasım 2018, Cuma

HAYKIRIŞ

27 Temmuz 2017, Perşembe

"İŞE KABUL EDİLDİNİZ!"

20 Temmuz 2017, Perşembe

MERCEK ALTINDA

13 Temmuz 2017, Perşembe