DEPREM
24 Temmuz 2017, PazartesiTweet |
Topraklarımızın hemen hemen %92'si, nüfusumuzun %95'i, sanayi tesislerimizin %98'i, barajlarımızın %92'si aktif deprem kuşağında bulunuyor.
Hatta ülkemiz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunuyor.
Geçmişte ülkemizde birçok depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük kayıplara uğrayacağımız muhtemeldir.
Depremlerin oluşumlarını engellemek ya da ülkemizi depremden dolayı terk etmek gibi bir lüksümüz olmadığına göre depreme dayanıklı bir yaşam kurmaktan başka bir seçeneğimiz tıpkı Japonya gibi bizimde bulunmuyor.
Bu konuda neler yapılmış? Öncelikle ülkemizin “deprem risk haritası” çıkarılmış (aslında 1944 yılından bu yana 'deprem bölgeleri haritaları' çıkarılmakta).
Başbakanlığa bağlı AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) bünyesinde “Deprem Dairesi Başkanlığı” bulunuyor. Periyodik raporlardan ulusal program ve projelere kadar ilgilenen kurum bu. Ayrıca çıkarılmış olan deprem yönetmeliği ile deprem bölgelerinde yapılacak yeni binalar ve güçlendirilmesi gereken eski binalarla ilgili nasıl bir yol takip edileceği belirtilmiş.
Ancak yeterli değil.
Kişisel olarak da yapmamız gereken şeyler var. Yaşadığımız yapıların, evlerin, iş yerlerinin depreme dayanıklı olup olmadığını araştırmak, tetkikleri yaptırmak, daha sonra da bununla ilgili olumsuz bilgileri ilgili mercilere iletmek zorundayız.