Milliyetçiler
14 Nisan 2017, CumaTweet |
Geçtiğimiz pazar günü, Efeler ilçe kongresini iptal etmeden önce konuşan MHP MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy, kürsüye yumruğunu vurarak şu sözleri söyledi; “Milliyetçi-Ülkücü iradenin çizgisine gelen devlet, Diyarbakır’da konfetilerle ‘Megri Megri’ söyleyenler, Kızılay Meydanı’nda ve Taksim’de Mustafa Yıldızdoğan ile ‘Türkiyem’ söylemeye başladı”
Şu anda hakikaten AK Parti’nin ‘Evet’ stantlarının kurulduğu meydanlarda da ‘Türkiyem’ çalmaya devam ediyor!.. Dün ‘Megri Megri’den rahatsız olanların, bu durumdan memnuniyet duyduğunu düşünmüyor değilim. Ancak konuyu, özünde siyaset zemininde, taraf rolüne bürünmeden bambaşka bir noktaya taşımak istiyorum.
İptal edilen olaylı kongrede şu sözleri de söyledi Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy; “Neymiş efendim, Türk milleti kaybolacakmış. Neymiş, iki partili sisteme geçilecekmiş. Cumhurbaşkanı kim olacakmış? Geleceğin sahibi siz misiniz be? Milliyetçi-Ülkücü iradenin mayası burada. Tüm meydanlarda coşkuyla Türk milliyetçiliği propagandası yapılıyor. Göreceksiniz, MHP, önümüzdeki seçimlerde tarihinin en yüksek oyunu alacaktır”
HİÇ KİMSE VAZGEÇİLMEZ DEĞİL
Bu sözleri, MHP’yi iktidarda görmek isteyen salon çoğunluğunun yürekten alkışladığı elbette aşikar ve Ersoy’un şu sözlerle de neyi ima etmek istediği bana göre malum; “Bu stratejik hamleyi göremeyip ‘Ben olmazsam olmaz’ diyenler, bilsin ki hiç kimse vazgeçilmez değildir. Mezarlıkların vazgeçilmezlerle dolu olduğunu bileceğiz.”
Yani MHP’nin Ersoy’un ifadeleriyle anlatmaya çalıştığı stratejik hamle, 7 Haziran’da HDP ile birlikte salladığını kamuoyuna deklare eden CHP’ye karşı bir sağ blok oluşturup ülke menfaati adına mevcut iktidarla Türk Milliyetçiliği ön koşuluyla aynı zeminde buluşmak. Yani devlet kadrolarında ülkücülerin de artık söz sahibi olması!..
Tüm samimiyetimizle bu hamlenin MHP MYK Üyesi’nin ifadeleriyle de bu şekliyle olduğunu düşünürsek o halde akıllara şu soru geliyor; FETÖ/PDY mensubu vatana ihanet içindeki güruhların devlet kadrolarından ve kamu kuruluşlarından temizlenip atılmasından sonra yerlerine kimlerle taze kan takviyesi yapılıyor? Ülkücüler mi? Ya da cami avlusuna mendil açmış din sömürücüleri mi?
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde, bilinmelidir ki; Bugüne kadar ülkücü kadrolardan yetişen devlet adamları, belki yönetimsel anlamda hasbelkader hata yapmış olsalar da asla devletine ihanet etmemiş, milletine de kurşun sıkmamıştır. Sıkan elleri de kırmıştır!..