Aydın Havası
5 Şubat 2017, PazarTweet |
Son yıllarda farkında mısınız Aydın'ın kışları bir alem oldu. Soğuk günler, yağmura uzak kalan topraklar... Hep deriz ya. ''Eskiden böyle miydi? '' Çocukluğumuzda soğuk olur geçer, arkasından yağmur yağar, hava ılımanlaşır, biz gevşerdik. Hatta arkamızdaki hırkaları bile atar, ince yün kazaklarla dolaşırdık. Ben o eski Aydın'ı özlüyorum. Sevemedim bu kara kışı. ''Acaba Allah'ın bize bir uyarısı mı?'' diye düşünmüyor değilim. ''Neden?'' diye sorarsanız ''Bu hava mı gevşek bıraktı Aydın'ı'' diyesim geliyor içimden. ''Ben havayı değiştirdim, siz de kendinizi değiştirin artık'' mı diyor acaba? Türkiye'nin doğusunda yaşayan insanları, iklim koşulları ve oralarda toprağın verimli olmaması nasıl çalışmaya itiyorsa; değişen Aydın'ın havası da bize çalışmamız gerektiğini, toprağın verdiği kadar değil, bizim alabildiğimiz kadar çalışmamız gerektiğini mi öğretmeye çalışıyor? Gayret etmenin önemini anlatan, Peygamber Efendimizin başından geçen şu hikaye de olayı bence kısaca özetliyor.
''Peygamber Efendimiz bir gün yolda giderken, hiçbir iş yapmadan tembel tembel oturan bir adam gördü. Adama selam bile vermeden yanından geçip gitti. Dönüşünde Peygamberimiz, yine aynı yoldan geçiyordu. Adam hala aynı yerde oturmaktaydı. Peygamberimiz bu defa adama selam verdi.
Adam şaşırdı. Hemen kalktı ve Peygamberimize:
— 'Ya Rasulallah! Siz giderken de ben burada oturuyordum. Bana selam vermemiştiniz. Fakat şimdi selam verdiniz. Bunun sebebi nedir?' diye sordu.
Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu:
— 'Ben giderken, sen bomboş oturuyordun. Hiçbir iş yapmıyordun. Dönüşümde ise eline bir çöp almış yere birtakım çizgiler çiziyordun. Belli ki düşünüyordun. Düşünmek de çalışmaktır. Onun için sana selam verdim.''
Anlayan anlamıştır zaten artık ''Kısa kes Aydın havası olsun''olmasın, değişen Aydın olsun.