
faruk.ozkan@aydindenge.com.tr
ALEME LAZIM OLAN FATİH'İN ADALETİ
3 Ağustos 2017, PerşembeTweet |
İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Fatih bütün mahkumları serbest bırakmıştı. Fakat bu mahkumların içinden iki papaz zindandan çıkmak istemediklerini söyleyerek dışarı çıkmadılar. Papazlar Bizans imparatorunun halka yaptığı zülüm ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlar da bir daha hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdi.
Durum Hazreti Fatih'e bildirildi. O, asker göndererek, papazları huzuruna davet etti. Papazlar hapisten niçin çıkmak istemediklerini Hazreti Fatih'e de anlattılar. Fatih o dünyaya kahreden iki papaza şöyle hitap etti:
- Sizlere şöyle bir teklifim var: Sizler İslam adaletinin tatbik edildiği memleketimi geziniz, müslüman hakimlerin ve müslüman halkımın davalarını dinleyiniz. Bizde de sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz, hemen gelip bana bildiriniz ve sizler de evvelki kararınız gereğince uzlete çekilerek hâlâ küsmekte haklı olduğunu isbat ediniz.
Hazreti Fatih'in bu teklifi papazlar için çok cazip gelmişti. Hemen Padişahtan aldıkları tezkere ile İslam beldelerine seyahate çıktılar. İlk vardıkları yerlerden biri Bursa idi... Bursa'da şöyle bir hadiseyle karşılaştılar:
Bir Müslüman bir yahudiden bir at satın almış, fakat hiçbir kusuru yok diye satılan at hasta imiş. Müslümanın ahırına gelen atın hasta olduğu daha ilk akşamdan anlaşılmış. Müslüman sabırsızlıkla sabahın olmasını beklemiş, sabah olunca da erkenden atını alıp kadının yolunu tutmuş. Fakat olacak ya, o saatte de kadı henüz dairesine gelmemiş olduğundan bir müddet bekledikten sonra adam kadının gelmeyeceğine hükmederek atını alıp ahırına götürmüş. Atını alıp götürmüş ama at da o gece ölmüş.
Hadiseyi daha sonra öğrenen kadı, atı alan müslümanı çağırtıp meseleyi şu şekilde halletmiş:
- Siz ilk geldiğinizde ben makamımda bulunsa idim, sağlam diye satılan atı sahibine iade eder, paranızı alırdım. Fakat ben zamanında makamımda bulunamadığımdan hadisenin bu şekilde gelişmesine madem ki ben sebep oldum, atın ölümünden doğan zararı benim ödemem lazım, deyip atın parasını müslümana vermiş.
Papazlar islam adaletinin bu derece ince olduğunu görünce parmaklarını ısırmışlar ve hiç zorlanmadan bir kimsenin kendi cebinden mal tazmin etmesi karşısında hayret etmişler.
Mahkemeden çıkan papazların yolu İznik'e uğramış. Papazlar orada şöyle bir mahkeme ile karşılaşmışlar:
Bir müslüman diğer bir müslümandan bir tarla satın alarak ekin zamanı tarlayı sürmeye başlar. Kara sabanla tarlayı sürmeye çalışan çiftçinin sabanına biraz sonra ağzına kadar dolu bir küp altın takılmaz mı? Hiç heyecan bile duymayan Müslüman bu altınları küpüyle tarlayı satın aldığı öbür müslümana götürüp teslim etmek ister;
- Kardeşim ben senden tarlanın üstünü satın aldım, altını değil. Eğer sen tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin herhalde bu fiata bana satmazdın. Al şu altınlarını, der.
Tarlanın ilk sahibi ise daha başka düşünmektedir. O da şöyle söyler:
- Kardeşim yanlış düşünüyorsun. Ben sana tarlayı olduğu gibi, taşı ile toprağı ile beraber sattım. İçini de dışını da bu satışla beraber sana verdiğimden, içinden çıkan altınları almaya hiçbir hakkım yoktur. Bu altınlar senindir dilediğini yap, der. Tarlayı alanla satan anlaşamayınca mesele kadıya, yani mahkemeye intikal eder. Her iki taraf iddialarını kadının huzurunda da tekrarlarlar.
Kadı, her iki şahsada çocukları olup olmadığını sorar. Onlardan birinin kızı birinin de oğlunun olduğunu öğrenir ve oğlanla kızı nikahlayarak altını cehiz olarak verir.
Papazlar daha fazla gezmelerinin lüzumsuz olduğunu anlayıp doğru İstanbul'a Hazreti Fatih'in huzuruna gelirler ve şahit oldukları iki hadiseyi de aynen nakledip şöyle derler:
- Bizler artık inandık ki, bu kadar adalet ve biribirinin hakkına saygı ancak İslam dininde vardır. Böyle bir dinin salikleri başka dinden olanlara bile bir kötülük yapamazlar. Dolayısıyla biz zindana dönme fikrimizden vazgeçtik, sizin idarenizde hiç kimsenin zulme uğramayacağına inanmış bulunuyoruz, derler.
• Adalet hanım
• Fıtrat
• Çocuk ve Aile
• ."Sâbık Başbakan'ın Memleketi"
• KRALİÇE'NİN SOYTARILARI
• Dumanını yel, parasını el alır
• UMUT
• Türkeş'in dilinden TÜRK
• FIRTINA ÇIKTIĞINDA UYUYABİLİRİM
• 15 Osmanlı Padişahı ve Bilinmeyen Yönleri yazı dizisi 3
• 15 Osmanlı Padişahı ve Bilinmeyen Yönleri yazı dizisi 2
• Osmanlı Padişahlarının Bilinmeyen Yönleri yazı dizisi 1
• MÜNECCİMBAŞI
• KİRİ TEMİZLEMEK İÇİN
• En asil duygunun insanı
• İnce Hesap
• İKİNCİ ABDÜLHAMİDHAN'IN MERHAMETİ
• KADIN
• FATİH'İN KADISI HIZIR BEY
• KOCA KARI İLE HZ. ÖMER
• PEYGAMBER EFENDİMİZDEN NASİHATLER
• KARINCA İLE HZ. SÜLEYMAN
• CENNET
• FETHULLAH GÜLEN 2012 YILINDA ÖLSEYDİ
• PATATES İLE SOĞAN
• HANEY
• BELOC
• CHP'DE YİNE NELER OLUYOR?
• İBRAHİM SAYAR
• NE SANDIN
• KOVADAKİ ÇATLAK
• RÜYANIN SONU HALA GELMEDİ
• ALTMIŞ YAŞIN ÜZERİNDEKİLERE NASİHATLER
• BEDDUA
• İBRETLİK BİR HİKAYE DAHA
• ATATÜRK'ÜN BALIKESİR HUTBESİ
• ATATÜRK'ÜN DUMLUPINAR KONUŞMASI
• VAR MI BÖYLE EVLİLK
• Cep telefonuyla Allah’ını arayan kız
• GENÇLİĞİN SIRRI
• KÜÇÜK ODUNLAR
• KIZ İSTEME
• HAYAT
• YÜREK YIKAN BİR HİKAYE
• Çoban ve ağaç
• BİR BABANIN KURBAN MUHÂKEMESİ
• HAK KELAMI
• ARTIK EĞRİ KALAMAZSIN DOĞRUL
• İMAM ŞAFİİ'NİN VERDİĞİ DERS
• ALEME LAZIM OLAN FATİH'İN ADALETİ
• HATİCE ANNEMİZİ UNUTULMAZ KILAN
• HAYIR VE ŞER GİZLİDİR ANLAYAMAYIZ
• TEŞEKKÜRLER TOLGA ÇANDAR
• DEPREM
• KİMİNLE DOST OLUNUR?
• SAĞLIKLI VE MUTLU YAŞAMAK İÇİN
• YENİ DÜNYA DÜZENİ
• KANLA BESLENENLER
• SEN DE POZİTİF DÜŞÜN
• DÜŞMAN
• ABDÜLKADİR GEYLÂNÎ HAZRETLERİNDEN ÖĞÜTLER
• Kim kazanır?
• Bizim dünyadaki izlerimiz
• BU ŞEHİR
• Bre Zındıkk
• Adalet
• Nasreddin Hoca'nın dediği gibi
• Zeytin
• Zarif bir şair
• Emperyalizmin yeni köpekleri Araplar
• Cehennemin ateşini söndüren Adalet
• TEPKİLER
• Aşk
• Keşke dostluk ipini koparmasaydın...
• Sabırdan çıkan tat
• Moralin niye bozuk?
• ÖDÜL VE CEZA
• Maskeleri çıkarın
• Demirel'den hoşgörü dersi
• Sular kesilecek
• Vesselam!..
• İŞ BİLENE CAN FEDA
• Türk gençliği oyuna gelmemeli!..
• Vatandaş nasihati
• Zulmü Alkışlayamam
• Milliyetçiler
• ‘Bu da geçer’
• Anayasa Değişikliği Maddeleri-10
• Anayasa Değişikliği Maddeleri – 9
• Anayasa Değişikliği Maddeleri – 8
• Anayasa Değişikliği Maddeleri – 7
• Anayasa Değişikliği Maddeleri - 5
• Anayasa Değişikliği Maddeleri - 5
• Anayasa Değişikliği Maddeleri – 4
• Anayasa Değişikliği Maddeleri - 3
• Anayasa Değişikliği Maddeleri – 2
• Anayasa değişikliği maddeleri
• Hiroşima’dan Çanakkale’ye …
• Hayrını gizleyen ressam
• Hollanda
• Ahlaki çöküş
• ‘Has Bey’
• Demokrasi
• Kral çıplak
• İmam-ı Birgivi
• Aydın'daki kaynakların kaymağını kimler yiyor?
• Dostluğun tarifi
• SANAYİ ESNAFI
• Başarının Sırrı
• Rehavetteki ‘EVET’
• Kaza mı, intikam mı?
• Aydın’da yaşamak
• Aydın Havası
• Sekiz yetmez, dokuz olsun
• Bu yıl tecrübe oldu
• Gerginlik kaybettirir
• ANLAŞILMAK
• Aydın’ın üstünlüğü
• Umurlu
• Kaostan çıkan düzen
• Zındık
• Sosyal medya
• Kaderimizin değişeceği bir yıl olsun
• Esaslı ‘kötek’ şart
• Zeytin ve zeytinyağı
• Duymayan kalmasın
• Bülent Tezcan’a sıkılan kurşun
• Hizmet kavgası
• Ağzı olan susuyor
• Ağustos biterken…
• Bir yerde dur, adam gibi dur…
• Davos’tan 15 Temmuz’a
• Kula teslim olmamak lazım
• Darbecilere Mustafa Kemal'den telgraf var
• AHI KALMAZ
• Bu sefer ezanı Türkçe okutamadılar
• Biz bize yeteriz
• Kavgacılar değil Aydın kazansın
• Hasta adam Avrupa
• Katil olmak istemiyorsanız bu yazıyı okuyun
• Paşa koltuğu
• Kavgasız bir Aydın istiyoruz
• Kötü Adam ucuza satar
• Ah Rıza ah!
• Bugün bize, yarın size…
• Gülmemiz gerek
• O iş senin bildiğin gibi değil kardeş!
• Baba dostuna vefa
• Balık başı yeme heveslisi adamlar şehri…
• Sende mi be İsmet Amca?
• Çıtalı ve insan
• Yapılanı eleştirmek
• Onlar gelsin
• Kurabiye hırsızı
• Milletvekillerinin takipçisi olun
• Nar fantazisi
• Çine, Karpuzlu ve Kılıçdaroğlu
• Ağzından bal damladı
• Sık seçim iyi gelmedi
• Kız çocuğu
• Takdir yetkisi
• Türkiye hapşırsa Aydın kanser oluyor
• Bıyık - sakal siyaseti
• Özge’nin babası…
• Ön yargı
• Bize bizden başka dost yok
• İncirliova…
• Peşkeş
• Yılanlar, yalanlar ve gerçekler
• Dalkavukluk…
• Ormanda alim olmak kolay
• Ezansız iftar
• Cezası bir ay
• Deniz’in mirası
• Hamdolsun Müslümanım, Ne mutlu Türküm diyene!
• Selam