Takip Et

SON DAKİKA

Ali ASEL

SERİ KATİL KİMLERE DENİR?

9 Aralık 2019, Pazartesi

     

Tanımlamadan da anlaşılacağı gibi çok sayıda insan öldürenlere dendiğini kabul edebilirsiniz ancak, Her çok sayıda cinayet işleyen seri katil sayılmaz. Örneğin ani bir cinnetle ve ya terör amaçlı toplu katliam yapanlar ile, bağlı oldukları suç örgütleri adına insan öldürenlere seri katil denmez.

Seri katil diyebilmek için ayırıcı durum; seri olması için cinayetler arasında belli bir zamanı olur, ve bu belli süre içerisinde en az 3 kişiyi öldürür, misyonu vardır, cinsel dürtü, şehvet, heyecan, kan dökme arzusu taşırlar. Üzerlerine aldıkları  misyonla birlikte artık avlanmaya hazırdırlar….

Seri Katil olguları genellikle bireyselleşmenin yüksek olduğu toplumlarda görünür. Amerika , İngiltere, Almanya, Rusya… bunlardan bazıları

Bizim ülkemizin sosyokültürel yapısı bireyselleşmenin önüne geçtiği için seri katil olgularına bizim ülkemizde daha az rastlanır., Ancak gelecek 15-20 yıl içerisinde bireyselleşmenin artması beklenmekte ve bu durum ülkemizde yeni suç dalgalarının oluşacağı yönünde sinyaller vermektedir.

Sizleri 1972 yılına geri götürüp EDMUND KEMPER ile tanıştırmak istiyorum,

2,06 M boy ve 145 IQ ile 13 Kurbanı olan bir seri katil ve nekrofil (ölü sevici) dir.

Çocukluğu: 18 Aralık 1948. ABD nin Burbank Kaliforniya eyaletinde , Edmund, kavganın, gürültünün eksik olmadığı sorunlu bir ailede dünyaya gelmiştir. 2. Dünya savaşı gazisi, Nükleer silah testleri ile ilgilenen bir baba ile aşırı kontrolcü bir anneye sahipti. 3 kardeştiler. Edmund ortanca çocuktu ve iki kız kardeşi vardı.

Kız kardeşleri ile ‘ gaz odasından kaçış’ , ‘kediyi canlı olarak gömme, deşme ve kafasını koparma ‘ ,oyunları uydurmuş ve kardeşlerinin bebeklerini parçalaması ile ailesini endişelendirmeye

başlamıştır. 8 yaşında iken okuldaki öğretmenine aşık olmuş, kardeşinin ‘Neden gidip onu öpmüyorsun?’ sorusuna ‘Onu öpmek için önce onu öldürmem gerekir’ cevabı vermiştir.

1957 yılında anne ve babası boşanır. Anne çocukları da yanına alarak Montana ya taşınır. Anne aşırı despot ve sürekli sözünün dinlenmesini isteyen bir kadındı. Anne ve kız kardeşleri Edmund u sürekli aşağıladılar. Hatta bir keresinde onu kilere kapatıp, beyzbol sopası ile kafatasını çatlatmıştır. Annesi bu arada birkaç evlilik daha yaptı ancak her yeni gelen üvey baba , Edmund un gerçek babasına olan özlemini arttırdı. Edmund gün geçtikçe uzuyor ve büyüyordu. Bir süre sonra annesi kız kardeşleri ile aynı odayı ve aynı yatağı paylaşmalarının uygun olmadığını söyleyerek, karanlıktan ve örümceklerden korkan Edmund u bodrum katına yerleştirdi. Bodrum katında kaldığı süre boyunca kâbus görme ve uyurgezerlik sorunları başlamıştı ancak bu durumlar da annesi tarafından görmezden gelindi.

Okulda diğer çocuklar tarafından alay edilmek , taciz edilmek, incitilmek korkusu taşımaya başladı. Bu korkularıyla başa çıkabilmek için giderek artan bir şekilde hayvanlara eziyet etme alışkanlığı edindi. Onları öldürüyor ve bundan garip bir şekilde zevk alıyordu. Annesi bu durumu fark edince onu babasının yanına Los Angeles a gönderdi. Bu süre zarfında babası da başka bir kadınla evlenmişti. Edmund un babasının yanına gitmesi üvey annesi tarafından hoş karşılanmadı ve bu sefer 1963 yılında bir çiftlikte yaşayan dedesi ve babaannesinin yanına gönderdiler.

İLK SUÇ : Edmund küçük bir kasabada , çiftlikte yaşlılarla beraber yaşamaktan hiç mutlu değildi. Edmund babannesini dırdırcı ve dedesini can sıkıcı bir bunak olarak görüyordu. Büyükbabası fazla ayak altında dolaşmasın diye Edmund a 22 kalibre bir tüfek ve av köpeği verdi. Edmund bu tüfekle arazideki sincapları , tavşanları , kuşları öldürmeye başladı. Bununla birlikte içindeki şiddet fantezisi tekrar canlanmaya başlamıştı. Yavaş yavaş yaşlı babaannesini tüfekle vurmanın nasıl bir şey olduğunu merak etmeye başladı. 27 Ağustos 1964 te büyükbabası alışveriş için dışarı çıkmıştı. Bu sırada babaannesi mutfakta oturmaktaydı. Edmund mutfak kapısına gelerek tüfekle babaannesine ateş etti. Yere yığılan kadına daha sonra iki el daha ateş etti. Öldüğünden emin olmak için de mutfaktan bıçak alarak birkaç kez bıçakladı. Sonrasında kafasına bir havlu sararak onu yatak odasına taşıdı. Birkaç dakika sonra büyükbabası alışverişten geri dönmüştü. Aldıklarını araçtan indirdiği sırada Edmund arkadan yanaşıp kafasının arkasından ateş etti. Telaşlanıp ne yapacağını bilemeyince önce annesini aradı. Annesi soğukkanlılıkla hemen şerifi aramasını söyledi. Yarım saat içerisinde çiftliğe polisler ulaşmıştı ve Edmund u polis merkezine götürdüler. Zorluk çıkarmadan polise her şeyi anlattı. Babanesini uzun süredir öldürmeyi planladığını söyledi. Neden bunu yaptığını sormaları üzerine ‘Babaannemi öldürmenin nasıl hissettireceğini merak etmiştim’ dedi. Bunun üzerine büyükbabanı neden öldürdün diye sordular. Cevabı ise: Ona acıdım, karısını böyle görüp kalp krizi geçirmesini istemedim. Sevgimden yaptım olmuştu.

Edmund 18 yaşından küçük olduğu için cezaevine giremezdi. Gençlik mahkemesine çıkartıldı ve buradan bir ıslah evine gönderildi. Mahkemenin atadığı bir psikiyatris ona paronoid şizofren teşhisi koydu ve 16 yaşında hastaneye kapatılmasına karar verildi. Yapılan testler sonucu bir sosyopat olduğu anlaşılsa da, 145 IQ ile bunu gizlemeyi çok iyi başarıyordu. Doktorlarla olan ilişkilerin yanı sıra diğer hasta / mahkûmlar ile de iyi anlaşıyordu ve iletişim halindeydi. Özellikle seri tecavüzcüler ilgisini çekiyordu. Seksüel olarak uyarılma döneminde olan Edmund için bu hikâyeler fantezi dünyasını oluşturmaya başlamıştı. Diğer tecavüzcülerin yaptıklarını dikkatlice dinliyor ve nerede hata yaptıklarını ve nasıl yakalandıklarını analiz ediyordu.

1969 yılında ıslah olduğu gerekçesi ile annesinin yanında kalması koşulu ile Edmund hastaneden taburcu edildi.

TABURCU OLDUKTAN SONRA : Hastaneden taburcu olduktan sonra en büyük arzusu polis olmaktı. 21 yaşında başvurduğu polis sınavından red cevabı aldı çünkü boyu 2,06 M olmuştu ve polisler için belirlenen maksimum boy uzunluğunun üzerinde kalıyordu. Annesi ile tartışmalı ev ilişkileri devam ediyordu. Öyle ki annesi her şeye karışıyor, her yaptığını takip ediyor, hatta dişini fırçalayıp fırçalamadığını bile izliyordu. Edmund geçici işlerde çalışmaya ve para biriktirmeye başladı. Bunun sonucunda artık kendi evini tutabilecek ve bir araba satın alabilecek duruma gelmişti. Bu dönemlerde yaptığı yolculuklarda yol kenarlarında otostop çeken kızları fark etmişti. Bu karanlık fantezilerinin tekrar canlanmasına sebep olmuştu.

Birkaç ay boyunca hiçbir suça, kavgaya karışmadı ve ilişkilerini iyi tutmaya gayret etti. Bunun sonucunda doktorların ve öğretmenlerin olumlu raporları ile cezasının tümü kaldırıldı. Artık serbestti.

Edmund dışarıda en çok Jury Room adlı barda vakit geçirmeye başlamıştı. Bu barda çevredeki polisler ve şerif yardımcıları takılırdı. Edmund içten tavırları ve iri cüssesi sayesinde tanınmış ve kendini sevdirmişti. Hatta ona Big Ed (Koca Ed ) diyorlardı.

Kendine ikinci el araba aldı. Uzun bir anten ve telsiz taktırdı. Araba polis aracına benzemişti. Tek fark polis amblemi yoktu.

SUÇA GERİ DÖNÜŞ VE CİNAYETLER : Özel izinle yapılan bir röportajda ‘ sokakta yürüyen güzel bir kız gördüğünde aklından ne geçer?’ sorusuna Edmund ‘ Bir yanımla ona yaklaşmayı , kur yapmayı geçiririm ama öte yandan kesik kafasının bir sopanın ucunda nasıl görüneceğini düşünürüm’ şeklinde yanıt vermiştir

7 Mayıs 1972 de Fresno Eyalet Üniversitesinde okuyan iki arkadaş Mary Ann Pesce ve Anita Luchese otostop ile yola çıkmışlardı ancak ikiside gitmek istedikleri yere asla varamadılar. Edmund fantezisini gerçekleştirmek için ilk adımı atmıştı. Kayıp oldukları fark edilip polis harekete geçse bile artık çok geçti. Edmund ikisini de çoktan öldürmüştü. Onları önceden tasarladığı tenha bir yere götürdü. Anitayı bagaja kilitleyip Mary Ann i kelepçeledi. Mary Ann i Arabanın arka koltuğuna yüz üstü yatırıp kafasına naylon torba geçirip havlu ile boğmaya çalıştı. Ancak kız torbada bir delik açarak nefes almayı başarmıştı. Edmund çileden çıkıp bıçağını çekti ve talihsiz kızı bıçaklamaya başladı.En sonunda kızın boğazını kesti. Daha sonra Anita yı bagajdan çıkardı ve daha büyük bir bıçakla kızı delik deşik etti. İkisini de öldürdükten sonra cesetleri bagaja koyup ortalıkta biraz gezindi. Sonra eve gidip cesetleri gecenin karanlığında eve taşıdı. Cesetleri soyup parçalamaya başladı. Parçaladığı bedenleri de naylon torbalara koyup , boş bir araziye götürüp birbirinden uzak alanlara gömdü. Ancak kafalarını bir süre daha evde sakladı. Bir süre sonra da kafalarını götürüp bir dereye attı. Mary Ann in kafası aynı yılın Agustos ayında bulup teşhis edildi. Hiç kimse Edmund Kemper den şüphelenmemişti.Şüphelenmek için bir neden de yoktu. Bunun rahatlığıyla ilerlediği yolda devam etmeye karar verdi ve cesareti daha fazlaydı.

14 Eylül 1972 de 15 yaşında ki Kore Asıllı Aiko Koo dans dersine gitmek için otobüs durağında bekliyordu. Ancak derse geç kaldığını düşünerek otostop çekmeye karar verdi. Oradan geçmekte olan Edmund için bu bir fırsattı. Kızı arabasına aldı. Kız araca bindiğinde Edmund un belindeki silahı fark etti ve aracı durdurmasını istedi ancak Edmund eğer sessiz oturursa ve yoldan geçenlere bir işaret vermezse zarar vermeyeceğini söyledi. Oldukça panikleyen Aiko kabul etti ve Edmund aracı ıssız dağ yoluna çevirdi. Issız bir arazide durup birden kızın üstüne atıldı ve ağzını koli bandı ile kapattı. Bir yandan onu boğmaya çalışıyordu. Aiko daha fazla direnemeden kendinden geçti. Kızı elleriyle boğarak oracıkta öldürdü. Daha sonra yere bir battaniye sererek kızı üzerine yatırdı ve ölü bedenine tecavüz

etti. Öldüğünden tamamen emin olmak için de son kez eşarpla boğazını bir daha sıktı. Cesedi arabanın bagajına yerleştirerek bara doğru yola koyuldu ve birkaç bira içerek kendi zaferini kutladı. Daha sonra gecenin karanlığında cesedi evine taşıdı ve banyo da parçalara ayırdı. Parçaladığı cesetleri poşetlere solsurarak birbirinden farklı yerlere gömdü. Aiko Koo nun kaybolmasının diğer iki kızla bağlantılı olduğunu polis hiç düşünmemişti.

8 Ocak 1973 de Edmund kendine 22 kalibre otomatik bir tabanca aldı ve tabancayı alır almaz etrafta turlamaya başladı. Çok geçmeden ilk rastladığı otostop yapan Cindy isimli kzı aracına aldı. Kız henüz 18 yaşındaydı. Aracı tepelere sürdü ve kızı silah zoruyla arabanın bagajına soktu. Cindy bagaja girdiği anda kafasına bir el ateş etti. Cindy orada hemen ölürken mermi kafasının içerisinde kalmıştı. Bagajı kapatıp eve doğru yola koyuldu. O sıralar Edmund tekrar annesi ile yaşamaya başlamıştı. Edmund sabah annesi işe gittikten sonra cesedi odasına çıkardı ve cesetle sex yaptı. Daha sonra banyonun küvetinde cesedi parçalayarak, naylon poşetlere koydu. Kızın kafasından kurşunu çıkarttı. Banyoyu güzelce temizledikten sonra sadece kafasını annesinin evinin arka bahçesine gömdü. Diğer vücut parçalarını sarp bir uçurumdan aşağıya attı. Ancak bu ceset parçaları 24 saat geçmeden bulunmuştu. Edmund ceset bulunduğu için huzursuzdu ancak yakalanacağını düşünmüyordu. Cesedin kimliği uzun süre kamuoyunu meşgul etse de bulunamamıştı.

Aradan bir ay geçtikten sonra yeniden öldürmeye hazır hissediyordu. 5 Şubat akşamı annesi ile çok şiddetli bir kavga etti ve biraz sakinleşmek için dolaşmaya karar verdi. Çok öfkeliydi. O sırada Rosalind adlı bir kız otostop çekmekteydi. Onu aracına aldı. Yolda ilerlerken Başka bir kızın daha el kaldırdığını gördü. Ona da durdu. Alice arabanın içerisinde başka bir kız görünce hiç tereddüt etmeden bindi. Edmund korkunç planını kafasında oluşturdu. Yanında oturan Rosalind e sağ taraftaki güzel manzarayı görüyor musun? Diye sordu. Rosalin manzaraya bakmak için kafasını sağa çevirdiğinde tabancasını çıkartıp kafasına ateş etti. Rosalind oracıkta ölüvermişti. Alice şaşkınlıktan donup kalmıştı ve sonrasında çığlık atmaya başladı. Edmund aracı tenha bir yere sürmeye başlamıştı. Bu sırada arkaya doğru dönüp çığlık atan Alice kurşun yağdırdı. Karanlık alanda iki cesedi bagajına yerleştirdi ve evine döndü. Evde annesi ile biraz oturup sohbet etti. Sonrasında sigarasının bittiğini söyleyerek dışarı çıktı ve arabasının yanına gidip bagajı açarak kafalarını orada kesti. Ertesi sabah annesi işe gittiklen sonra Alice in başsız bedenini eve çıkardı ve cesetle sex yaptı. Daha sonra Rosalind in cesedini de eve çıkartarak aynı iğrenç şeyi ona da yaptı. Banyo da yine cesetleri parçalayarak naylon poşetlere koydu ve kafasındaki kurşunu çıkarttı. Daha sonra beden parçalarını uzak bir arazide gömdü.

Paskalya tatili esnasın da Edmund artık annesinden de kurtulması gerektiğine karar vermişti. Sabah 05:15 te annesi uyurken elinde bir çekiçle kafasına sertçe indirdi. Kanlar içinde kalan kadının kafasını gövdesinden bıçakla ayırdı. Daha sonra da kadının boğazını kafasından ayırıp onu mutfaktaki çöp öğütücüsüne attı ancak elektrikli makine bu parçayı öğütemeden geri fırlattı. Bu sebeple mutfağın her tarafı kan olmuştu. Daha sonra bunu neden yaptığını polise şöyle açıklayacaktı ‘Bunca yıl bana bağırıp , çağırıp, lanetler yağdırdıktan sonra gırtlağının böyle bir cezayı hak ettiğini düşündüm ’ demişti.

Edmund ertesi gün bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı. O sıra da aklına annesinin en yakın arkadaşı geldi. Sara Hallet. O kadar iyi arkadaştılar ki kardeş gibiydiler. Edmund Sara nın annesinin ölümüne çok üzüleceğini düşünüp onu da öldürmeye karar verdi ve o akşam Sara Hallet i eve akşam yemeğine davet etti. Hiçbir şeyden şüphelenmeyen Sara akşamüzeri eve geldiğinde arkadaşının kesik kafasını şöminenin üzerinde gördü. Birden çığlık atmaya başladı. Edmund vakit kaybetmeden üzerine atılarak onu boğarak öldürdü. Sonrasın da cesedini yatak odasına götürüp sabah kadar ölü kadınla birkaç kez sex yaptı.

Pazar sabahı evi olduğu gibi bırakarak , Sara nın arabası ile 18 saat yol gitti. Daha sonra iyice tükenmiş ve yorulmuş olduğunu hissetti. Bir telefon klübesine giderek polis merkesinin telefonunu çevirdi. Orada bardan tanıdığı birkaç polisten birini istedi ve her şeyi telefonda söyledi. .

Daha sonra gözaltına alınıp sorgulanan Edmund işlediği tüm cinayetleri tüm detaylarına kadar anlattı.

Mahkeme: Savcı Edmund un deli olmadığını , sadece seks ve şiddet takıntısı olduğunu iddia ederek 1. Dereceden cinayetle mahkum olmasını sağladı. Edmund a yaptıklarından dolayı kendisine nasıl bir cezayı layık gördüğü soruldu. İşkenceyle öldürülmek yanıtını verdi. Yargıç ömür boyu ceza vererek yüksek güvenlikli Falsom Cezaevine gönderilmesine karar verdi.

1973 yılından bu yana 2,06 M boy ve 150 kilo ağırlığında ki dev cani halen demir parmaklıklar arkasında cezasını çekmektedir.