Aydın’ın Söke ilçesinde yarım asrı aşkın süredir terzilik yapan Cihan Nas ve oğlu İdris Nas, teknolojinin ve hızlı tüketimin gölgesinde unutulmaya yüz tutan mesleklerini ayakta tutmaya çalışıyor. Baba-oğul, terziliğin geldiği son noktayı anlattı.
Söke’de 1973 yılından bu yana terzilik yapan 70 yaşındaki Cihan Nas, meslekteki 52’nci yılını doldururken, oğlu İdris Nas da son 20 yıldır babasının izinden giderek bu mesleği sürdürüyor. Usta terzi Cihan Nas ve oğlu, terzilik mesleğinin giderek değer kaybettiğini ve geleceğinin tehlikede olduğunu dile getirdi.
"YENİ NESİL HAZIR GİYİME YÖNELİYOR”
İdris Nas, mesleğe 2005 yılında başladığını belirterek, “Yaklaşık 20 yıldır bu işi yapıyorum. Öncesinde eğitimimi tamamladım. 2 yıllık önlisans mezunuyum. Üniversiteyi bitirdikten sonra farklı bir sektöre yönelmek yerine baba mesleğini sürdürmeye karar verdim. O yıllarda terzilik çok daha kazançlı ve değerliydi. Ancak zamanla işler değişti. Artık insanlar pantolon ya da gömlek diktirmek yerine tamirat yaptırmayı tercih ediyor. Bu da doğal olarak hem geliri hem de iş hacmini azaltıyor. Yeni nesil ise diktirmeye değil, hazır giyime yöneliyor. Bu da mesleğin sürdürülebilirliğini zorluyor” diye konuştu.
“BU MESLEĞİ ÖĞRENEN BİR KİŞİ ASLA İŞSİZ KALMAZ”
Terzilik mesleğine 52 yılını veren Cihan Nas ise, mesleğin geldiği noktadan duyduğu üzüntüyü şu sözlerle ifade etti, “1973’ten bu yana bu mesleği yapıyorum. Eskiden insanlar elbise diktirirdi, her sezon kıyafet yaptırmak sıradandı. Şimdi ise bu gelenek neredeyse tamamen yok oldu. Artık insanlar ya ikinci el kıyafet alıp tamir ettiriyor ya da ucuz fabrikasyon ürünlere yöneliyor. Diktiğimiz kumaşlar kalitelidir, ancak fabrika ürünleri olduğu sürece dikim işi en aza iniyor. Üstelik meslek artık gençlere cazip gelmiyor. Sanatkâr yetişmiyor. Çırak bulmak neredeyse imkânsız. Bizim düzenimiz oturmuş olduğu için sürdürüyoruz ama genç biri bu şartlarda bu işi yaparak nasıl ev geçindirecek, dükkan kirasını nasıl ödeyecek? Bu sorular cevapsız. Her zorluğuna rağmen terzilik, bir zanaattır. Emeğin, sabrın ve ustalığın işidir. Şunu da belirtmek isterim ki; bu mesleği öğrenen bir kişi asla işsiz kalmaz. Çünkü tamirat her zaman gerekli olacak. Yeter ki gençler bu sanata sahip çıksın” diyerek umudunu kaybetmediğini vurguladı. (ALİ BULUR)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.