Takip Et

SON DAKİKA

“Aşılarınızı hiçbir tereddüte kapılmadan yaptırın”

25 Şubat 2021, Perşembe 10:07

     


Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ceyhun Ceyhan, ”Kendimizde bizzat koronavirüse karşı geliştirilen bu aşıları yaptırdık, şimdi de sırası gelmiş her dinleyicime, her hastama özellikle söylüyorum, aşılarınızı hiçbir tereddütte mahal bırakmadan yaptırın” ifadelerini kullandı.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ceyhun Ceyhan ve Diyetisyen İremnur Kubanlı, tvDEN ekranlarında yayınlanan Gazeteci Emin Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Baş Başa’da Sağlık Vakti programının konuğu oldu. Ceyhan, aşıyla ilgili herhangi bir olumsuzluk yaşamadığını ve sırası gelen herkesin aşı olması gerektiğini belirtti.

“KORONAVİRÜS SOLUNUM SİSTEMİNİ TUTAN BİR VİRÜS OLMAKTAN ÇIKTI, BİR DAMAR HASTALIĞINA DÖNÜŞTÜ”

Koronavirüsün kalp sağlına olan ilişkisi hakkında konuşan Ceyhan, “Hastalığın ilk başladığı dönemlerde koronanın kalp hastalıklarıyla ilişkisine dair çok fazla bir veri yoktu elimizde açıkçası. O sebeple bizde bu konuya biraz oluruz diyorduk ama aradan biraz geçtikten sonra solunum sistemini tutan bir virüs olmaktan adeta çıktı, bir damar hastalığına dönüştü. Öncelikle solunum sistemini tutuyor ama virüs oluşturduğu etkiler itibariyle neredeyse tüm damarları etkiliyor. Virüsün hedef organlarından belki de birisi damarlarımız ve kalp. Kalbin değişik bölgelerini tutuyor, değişik mekanizmalarla tutuyor. Korona hastalığını atlatan kişilerde bize sonradan kalp rahatsızlıklarıyla başvurduklarını görüyoruz. O yönüyle belki de en popüler ilgi alanı kardiyolojik hastalıklar olmaya başladı” dedi.

“KORONAVİRÜS BAĞIŞIKLIK SİSTEMİYLE İLGİLİ BİR HASTALIK”

Koronavirüsün bağışıklık sistemiyle ilgili bir hastalık olduğunu belirten Diyetisyen İremnur Kubanlı, “Koronavirüs bağışıklık sistemiyle ilgili viral bir hastalık. Korunma sürecindeyken yakalanmadan öncede bağışıklığımız güçlü tutacağız, koronaya yakalandıktan sonra bağışıklığımızı olabildiğince destekleyeceğiz. Kesinlikle kişinin bağışıklık sistemiyle ilgili destekleri doktoruyla konuşarak ek süplümanlar alabilirler, tabi ki bu doktor kontrolünde olmalı. Bunun yanında beslenmeye baktığımızda taze sebzeler ve meyveler çok önemli C vitamini açısından. Tüketilen bir portakal bile vücudun ihtiyaç duyduğu vitaminin yüzde yüzünü karşılayacağı için C vitamini kişiyi desteleyecektir. Bol su tüketimi de önemli, eğer bol su tüketilmezse enfeksiyon boğazdan akciğere geçişi daha kolay olacaktır bunu engellemek için günlük sıvı alımını tam olarak karşılamamız gerekiyor. Yine bitki çayları, zencefil, limon çayları, ada çayı ve kekik çayı gibi bitkisel ürünlerle bağışık desteklenecektir” diye konuştu.

“İNSANLARIN KORONAVİRÜS KORKULARI, KALP HASTALIKLARINI ATLAMALARINA YOL AÇTI”

Koronavirüsün kalbe en büyük etkisinin kalp kasını tutması olduğunu söyleyen Ceyhan, “Koronavirüsün kalbe en temel etkisi virüsün gidip te kalp kasını tutmasıdır. Bunun dışında başımıza getirdiği daha büyük olay, kalbimizi besleyen damarlarımızı ister büyük ister küçük damarlar olsun bunların içini döşeyen tabakanın küçük pıhtıcıklarla tıkanması kalp kasının beslenmesini bozuyor. Bunun dışında ciddi bir solunum yetmezliği oluşturduğu için akciğer yetmezliğine yol açtığı için oksijen yetmezliğinden dolayı kalbin yükünü arttırıyor. Virüs kalp kasına etki ederek hücrelerin içine girmesiyle burada harabiyet oluşturuyor. Tüm bunların dışından oluşturduğu bir harabiyet var, bence bu daha çok önemli insanların korona hastalığından korkuları kalp hastalıklarını daha kolay atlatmalarına yol açtı. Bir örnek vereyim, geçen yıl Nisan, Mayıs aylarında pandeminin ilk başladığı dönemlerde Üniversitemizde bizim kendi ünitemizde adeta kalp krizi geçiren hasta kalmadı. Sonradan öğrendik ki bu durum sadece bizde değil, tüm dünyada ve Türkiye’de varmış. Hastalar göğüs ağrıları olduğu halde, kalp krizi geçirdikleri halde koronavirüs korkusundan dolayı acil servislere başvurmadılar. Bu yüzden en yazık ki birçok insanı evlerinde kaybettik” dedi.

“KAFEİN İÇERİKLİ BESİNLER KALP RİTMİMİZİ ARTTIRIYOR”

Kafein içerikli besinlerin kalp ritmini arttırdığını ifade eden Kubanlı, “Kafein içerikli besinler kalp ritmimizi arttırırlar. O yüzden günlük kafein alımımızın yetişkin bireylerde 300 mg, gebelerde 200 mg, yine tansiyon hastalarının da 200 mg altında tutmak gerekiyor. Bu günde 2 kahveyi, 4-5 bardak kadar da siyah çayı geçmeyecek şekilde tüketilmeli, diğer bitki çayları da dâhildir bunlara. Bunun dışında çok fazla tüketmemeliyiz, kalp hastalarında hipertansiyon hastalarında çok fazla besin bir anda tüketmek, etkin protein ağırlıklı besinlerin vücuda hızlı bir şekilde alınması yine tansiyonun artması yemek sonrası görülebilir. Aslında baktığımızda hipertansiyon hastalarında daha az beslenme özellikle yaşlılığa bağlı çıkan hipertansiyonda besin kalori alımını azaltmak ve mideye uygun bir şekilde beslenmekte çok önemli” diye konuştu.

“SIRASI GELEN HERKESİN AŞI YAPTIRMASI GEREKİYOR”

Ceyhan, “Sağlık Bakanlığımızın uyguladığı bir aşı önceleme kategorizasyonu var. Burada öncelikli olarak biz sağlık personelleri aşılandık. Yüksek oranda sağlık personellerinin katılımıyla aşı işlemi uygulandı. Bende şahsım adına aşımı yaptırdım, ikinci doz aşımı da yaptırdım. İkinci kategori ise ileri yaş ve kronik rahatsızlığı olan kişilerden oluşuyor. Bunlar içerisinde de belki de en riskli gruplar bizim kalp hastalarımızdır. Hipertansiyonu, diyabeti, koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği ve obez olan kimseler korona rahatsızlığına bağlı ölüm riski en yüksek olan gruplardır. Bu hastalar koronaya daha yatkınlar, koronaya daha çabuk yakalanırlar değil, ama yakalandıkları zaman hayatı tehdit eden bir pozisyona dönüştürme olasılığı kalp yetmezliği ve rahatsızlığı olan kişilerde daha yüksek. Ben şiddetle söylüyorum hastalarımdan sorular geliyor, ‘biz aşı yaptıralım mı, aşı kalbimize zarar verir mi, kullandığımız yoğun ilaçlarla etkileşir mi ?’ gibi sorular geliyor. Asla bir sakıncası yok, hatta pünomoni aşısı ve grip aşısını yaptırmayı da tavsiye ettik. Kendimizde bizzat bu aşıları yaptırdık, şimdide sırası gelmiş her dinleyicime her hastama özellikle söylüyorum aşılarınız hiçbir tereddüte mahal bırakmadan yaptırın” dedi.

“AŞIYLA İLGİLİ HERHANGİ BİR OLUMSUZLUK YAŞAMADIM”

Aşıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ceyhan, “İki tür aşı var temel olarak, birincisi bizim 1800’lü ve 1900’lü yıllardan beri bildiğimiz klasik zayıflatılmış, öldürülmüş virüs aşısı. Şu anda da ülkemizde uygulanan bizimde yaptırdığımız Çin üretimi aşı da böyle bir aşı. İkincisi ise daha yeni teknolojilerle üretilmiş olan virüsün üzerindeki proteine karşı farklı bir mantık ve mekanizmayla geliştirilmiş olan sadece proteini bağışıklamaya yönelik aşılar olan “MRNA” aşılarıdır. MRNA teknolojisi aslında uzun zamandır var ve bu daha çok kanser hastalarının tedavisinde kullanılan bir yöntem ama bu vesileyle aşıyla ilgili bilim adamları bunu aşıya uyarlamak, uygulamak suretiyle daha hızlı aşı üretme olanağına sahip oldular. Yani açık söylemek lazım MRNA aşıları daha çabuk üretiliyor sistemi oturttuktan sonra. Bizim şu anda klasik olan aşıyı üretmek daha zor ve daha masraflı. Diğer aşılarla ilgili tereddütler ortaya çıktı, özellikle bu MRNA aşılarında uygulamadan hemen sonra birtakım alerjik reaksiyonların olduğu görüldü. Bunlar temele yayıldığı zaman fazla bir oran teşkil etmedi. Biz kendi pratiğimizde daha çok Çin aşısını uyguladığımıza göre bunla ilgili benim kendi yaşamımda, okuduğum ve duyduklarımda öyle anlamlı bir yan etki görmedim. Bizzat aşıyı yaptırdığımızda da bir şey hissetmedim, hiçbir olumsuzluk yaşamadım” ifadelerini kullandı. (AYHAN BOĞATARAN) 


HABER VİDEOLARI






 
Son Eklenen Haberler