Takip Et

SON DAKİKA

Efeler, ulaşım sorunu çözülsün istiyor

18 Temmuz 2017, Salı 10:00

     


Bu hafta sizlere kültürümüzden bir parçayı aktaracağım. Yenipazar Efeleri Yaşatma Eğitim Kültür Dayanışma Derneği başkanı Nedim Gürpınar, yaptığımız röportajda bizlere kültürümüzün geçmişinden, çalışmalarını ve duygularını aktardı. Günümüz gençlerinin kültürüne sahip çıkışı, eskiden Yörüklerin hor görüldüğünü, anılarını, hissettiklerini ve dernek çalışmalarını bize anlatırken ne kadar kültürüne bağlı olduğu anlaşılıyordu. Gürpınar, en çok ulaşım konusunda dertliydi ve yerel yöneticilerden destek beklediklerini vurguladı.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

-Kısaca sizi tanıyalım.

Aydın Yenipazar Efeler Derneği Başkanı Nedim Gürpınar. 1964’ de Konya Ereğli' de doğdum, 9 yaşımda Aydın' a göç ettik. 31 yıllık bir evliliğim var ve bu evlilikten bir kızım bir oğlum oldu. Oğlumu 18 yaşında oğlumu bir deniz kazasında kaybettim. Kızımdan iki torunum var. Kendimi kültürümüze ve torunlarıma adadım. Belediyeden emekliyim, taş döşemeciliği yaptım. Yenipazar’ın tüm sokaklarında köylerinde çalıştım.

 

“AŞK”

-Sizi bu kültüre bu kadar bağlayan nedir?

Aşk! İçimizde, damarlarımız da akan aşk

 

-En sevdiğiniz halk oyunu hangisi?

Kesinlikle ayrım yapamam eğer yaparsam haksızlık olur. Fakat solo olarak oynadığım Çakal Çökerten Zeybeği ve Aydın ilimize ait olan Yağmur Yağdı Zeybeği benim için ayrı bir güzeldir.

 

-Bu oyunları oynarken neler hissediyorsunuz?

Adeta duygu seline kapılıyorum, uçuyorum havalarda. Gururla göğsümü kabartarak oynuyorum, kendi oyunu mu oynarken tüylerim diken diken oluyor.

 

"O KÜÇÜK HALİMLE EFE KIYAFETLERİNİN İÇİNDE KENDİMİ ÇOK HEYBETLİ HİSSETMİŞTİM"

-Kültür aşkı sizde çocukluğunuzdan beri mi var yoksa sonradan edindiğiniz bir farkındalık mı?

Şöyle anlatayım; çocukken sesim çok güzeldi, müzik derslerinde olsun günlük yaşantımda oldun özellikle bana türkü söyletirlerdi. Okulun yılsonu şenliklerin de bana türkü söyletirlerdi. Yine şenlik zamanı okul müdürü beni yanına çağırdı “Ne giyeceksin?” dedi. Kıyafetim yok ayakkabı zaten yok, var ama solist için uygun değil biraz daha şık bir şeyler olmalı öyle değil mi? “Öğretmenim, benim bunlardan başka kıyafetim yok” dedim. Oturdum düşündüm ne yapacağımı sonra öğretmenim geldi “Düşünme, ben akşam ayarlayacağım sana” dedi. Akşam oldu önceden dedelerimizin beline bağladığı kuşağın içinde bana efe kıyafeti getirmiş. İlk efe kıyafetimi o zaman giymiştim. Yaşım küçüktü ilkokula gidiyordum o zamanlar, o küçük halimle efe kıyafetinin içinde kendimi çok heybetli hissetmiştim. O zamanlardan beri var bu aşk bende.

 

“ELLERİMİN ACISINDAN AĞLARDIM”

-Peki çocukluğunuz nasıl geçti?

Çalıştım hep. Yaşıtlarım hafta sonu gelince tatil yapardı ben sabah ezanıyla evden çıkar pamuk tarlalarında elimi kırağı yüzünden hissedemeyecek kadar çalışırdım. Kışın pamuğa, yazın zeytine giderdik. İnanır mısınız bazen elimin acısından ağlardım.

 

“GÖSTERİM SIRASINDA AĞLAYANLARI GÖRMÜŞTÜM”

-Bu kültürle ilgili hiç unutamadığınız bir anınız var mı?

Bergama’ da Yörük Türkmen Şöleni’ne katılmıştık. Orada benim ortaokul ve liseden öğretmenin Ali Ballıoğlu sunumunu yapıyordu onunla rastlaştık ve ekibimle olsun dernekle ilgili olsun konuştuk. Sunumunu yaparken bizi orada çok güzel methetmişti. Oyunumuzun sunumu esnasında efelikle ve kültürümüzle ilgili şiirler okudu o beni ve ekibimi çok ateşledi. Ben orada solomu oynarken tüylerim diken diken oldu. Hatta oynarken gözümün ucuyla ön sıralarda oturanlara baktığım da ağlayanları görmüştüm. Onları öyle görünce yaptığım işten daha çok haz aldım, o an sanki bulutların üstündeydim. Benim için en mükemmel ve muhteşem gösterimdi.

 

-O günlerden bu güne neler değişti?

Askere gittim geldim, evlendim. Sürekli çalışırdım hiçbir sosyal aktivitem yoktu ta ki belediyeye girene kadar. Belediyede çalışırken kendi evimizin inşaatını bitirdik, taşındık aynı zaman da halk oyunlarına ve müziğe ayırmak için vaktim oluyordu. Emekli olunca halk oyununa, kültürümüzle ilgili araştırma yapmaya ve eskiden büyüklerimizin kullandığı eşyaları toplamak için daha çok vaktim oldu, bu derneği kurdum. Artık daha mutluyum, severek yapıyorum bunu ve ait olduğum yerdeyim.

 

-Önce ki hayatınızı yaşamak ister miydiniz?

İsterdim. Herkes ister.

 

-Kültürümüze ait yaşlı insanların buna sahip çıkmaları ve yaşayış şekilleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bizim insanımız kültürüne sahip çıkan bir toplumdur belki yeni nesil fazla benimsemiyor gözükse de birkaç yıldır gençlerimiz bize halk oyunu ve kültürü öğrenmek adına geldiler. Onlara kendi özlerini öğretmek için elimizden geleni yapıyoruz. En son 2 Temmuz’ da Konya’da yaptığımız gösterimiz de kültümüzü yerinde tanıtmak için gösterilerimize kendimiz götürdük. Yörük şöleni deyip geçmeyelim orada Yörüklerin yaşantıları dile getiriliyor, sergileniyor. Amacımız eğlence değil kültürümüz de bir farkındalık yaratmak.

 

-Bu kültüre bu kadar bağlı olmak size ne kazandırdı?

Çevre. Gittiğimiz etkinlikler en az 8-10 bin kişilik oluyor ve bunların çoğunluğuyla tanışmışlığımız, muhabbetimiz oluyor. Bazı zamanlar etkinliklerimiz çatışıyor birine gitsek diğerine gidemiyoruz. Gidemediğimiz etkinliklerden dernek başkanları hemen ararlar. Aynı zamanda bu bana saygınlık kazandırdı. Çevremde ki kişilerin bana bakışının değiştiğini fark edebiliyorum çünkü hiçbir amaç olmadan yapıyorum bunu tek amacım kültürümüz tanıtılsın. Bu şekilde kendimi daha iyi hissediyorum.

 

"BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZ GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR"

-Kültürümüzün dünü, bugünü ve yarını hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Eskiden "Ben Yörüğüm" demeye insanlar utanırdı. Horlanırdık, dışlanırdık, sanki bir suç işlemiş gibi bakılırdı bizlere fakat biz bu izlenimi üstümüzden attık. Öyle ki artık herkes gururla "Ben Yörüğüm, ben bu kara çadırın içinde büyüdüm" diyebiliyor. İleride kültürümüzün yok olacağını sanmıyorum çünkü bizler kültürümüze sahip çıkmak için elimizden geleni yapıyoruz. Yaşlılarımız küçüklere bu kültürü empoze edebiliyor ve gençlerimiz buna çok iyi sahip çıkıyor. Atatürk'ün bir sözünü paylaşmak isterim sizinle "Ağalar, beyler gidip Toros dağlarına bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla Türk'ü yenemez." Bu sözle beraber bizlerin vatanına milletine ne kadar sadık ve sahiplenici olduğunu bizlere özetliyor. Son 3-4 yıl içerisinde kültürümüzle ilgili birçok projenin ve dernek kuruluşunun sayısının arttığı apaçık belli ve bu sadece Aydın'da olan bir artış değil, tüm Yörük şehirlerinde, Ege Bölgesi’nde gerçekleşen bir durumdan söz ediyoruz burada. Birlik ve beraberliğimiz gün geçtikçe artıyor.

 

-Sizce tüm bu faaliyetler yeterli mi yoksa daha fazlası olabilir mi?

Yeterli olduğunu düşünmüyorum.

 

-Sizin önünüzü tıkayan bir sorun var mı?

Tek sorunumuz ulaşım. Yenipazar Belediye Başkanı Sayın Zafer Savcı bu konuda bize çok yardımcı oldu, fakat sürekli istenilmiyor. Aslında her pazar günü bir etkinliğimiz var fakat ulaşım sorunumuzun önüne geçemediğimizden çok fazla aktif olamıyoruz.

 

-Yörük kültürünü sevmediğini dile getiren ya da bu tür söylemde bulunan insanlarla karşı karşıya geldiniz mi?

Tabi. Çok sayıda olmasa bile bizi sevmediklerini dile getiren insanlar çıkıyor, biz onlarla tartışmaya girmeden gerekenleri anlatıyoruz. Fakat art niyetli insanlar öyle değil, ne kadar konuşursanız konuşun dinlemeyip söylemlerine devam ediyorlar.

 

-Günümüz teknolojisinin size ne kadar faydası var?

Çok. Tanıtım ve yayılmada teknolojinin bize çok yardımcısı oldu. Görüşmelerimiz, tanışmalarımız teknoloji sayesinde gerçekleşen bir durum.  (ESRA KOZBEK)

BÖLGENİN EN BÜYÜK REZİDANS PROJESİ: GOLD TOWERS...







 
Son Eklenen Haberler