Takip Et

SON DAKİKA

Gazetecilik bölümünü yarıda bıraktı yıllar sonra gazeteci oldu

16 Ekim 2016, Pazar 12:00

     


Hayatınızda kaç yaşam öyküsü dinlediniz ve kaç yaşamı değiştirdiniz? Belki 5 belki hiç. Sizleri birçok yaşam öyküsü dinlemiş birçok yaşamı güzelleştirmiş biriyle tanıştırayım, Ümit Özmen. Gazetecilik mesleğinin aşk ve fedakarlık mesleği olduğuna inanlardan. Bu hafta ‘Basından Hayatlar’ röportajımıza konuk oldu. Bizlerle hikayesini paylaşan Ümit Özmen, Girne Amerikan Üniversitesi Gazetecilik Bölümünü kazanmış mesleğin ilerisini göremediği için 2. Sınıfa geçerken kaydını dondurmuş. Nazilli'ye geri dönmüş geri döner dönmez askere gitmiş. Askerden sonra ortaokul ve lise yıllarında meraklı olduğu bilgisayar işine girmiş. Bilgisayar tamiri, site kurma derken yolu yine gazetecilikle kesişmiş. Gazeteciliğe gittikçe alışan Özmen, sevmeden ayrıldığı mesleğine severek geri dönmüş. Basından Hayatlar röportajımızda Ses Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ümit Özmen. Keyifli okumalar.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

RÖPORTAJ: ÖZGE SÖNMEZ

Ümit Özmen kimdir?

8 Aralık 1985 Nazilli’de doğdum. Evliyim bir erkek çocuğum var. Ahmet Yesevi ortaokulunda ve Nazilli Lisesi’nde ortaöğretim eğitimimi tamamladım. Aslında öğretmen lisesini kazanmıştım fakat gitmedim.

-Neden?

Şehir dışındaydı. Isparta Gönen Anadolu Öğretmen Lisesini kazanmıştım. Nazilli’den ayrılmak istemediğim için gitmedim. Liseden sonra Girne Amerikan Üniversitesi tam burslu Gazetecilik Bölümünü kazandım. 2. Sınıfa geçerken okulu bıraktım.

GAZETECİLİĞİ KAZANDI OKULU YARIDA BIRAKTI

-Gazeteci olmak istemiyor muydunuz?

Gazeteciliği düşünmüyordum. Gazeteci olmayacağım deyip okulumu dondurdum. O zamanlar mesleğin ilerisini göremiyordum. Ayrıca bizim okuldan mezun olan kişilerin birçoğu İstanbul ve Ankara’da çalışıyordu. Bende İstanbul gibi büyük bir metropole gitmek istemedim. Açıkçası Nazilli’den uzaklaşmak istemedim ve mesleğin Nazilli’de yapılmayacağını düşündüğüm içinde bıraktım.

-Okulu bıraktıktan sonra ne yaptınız peki?

2005 yılında kaydımı dondurduktan sonra Nazilli’ye geri döndüm, vakit kaybetmeden hemen askere gittim. 15 ay Şırnak’ta vatani görevimi yaptım. Askerden geldikten sonra da evlendim.

-Bu arada bir işle meşgul oldunuz mu?

Arkadaşımın bilgisayar şirketi vardı, yarı ortaklı olarak çalışıyordum.

MERAKI İŞİ OLDU

-Daha önceden bilgisayara bir merakınız var mıydı?

Ortaokul ve lisede bilgisayarla aram çok iyiydi. Söküp tamir etme, format atma gibi küçük şeyleri ortaokul lisede yıllarında öğrenmiştim. Askerden döndükten sonra da bir bilgisayar dükkanı açtım. Tabi bilgisayarla ilgili olduğum için web tasarım işiyle de uğraşıyordum. Web tasarımı işiyle uğraşırken ilk olarak Aydın Net Haberi ve Aydın Post’u kurdum. Erman Çetin’le berber Aydın Post’la internet haberciliğine başladım. Bu arada bende Nazilli’de 2009 seçimlerinde internet üzerinden yayın yapan Nazilli TV’yi açtım. Bir yandan haber siteleri yaparken bir yandan da Orhan Karagöl ağabeyimize Nazilli haberleri için destek oluyordum. Çalışmalarımız artmaya başlayınca gazetecilik mesleğine gitgide alıştığımı hissettim.

GAZETECİLİK BÖLÜMÜNÜ BIRAKIP GAZETECİ OLDU

-Bilgisayarcılığa da devam ettiniz mi?

2008-2009 yılında bir ekonomik kriz meydana gelmişti. Dolar bir anda yükselmiş ve ekonomi altüst olmuştu. Ekonomik kriz nedeniyle bilgisayar dükkanımı kapatmak zorunda kaldım. O arada da Nazilli’den Ali Soydemir ağabeyimiz Akgül Ofsette çalışıyordu. Kendisi Akgül Ofsetten ayrılıp Yeni Asır ile anlaşmıştı. Orada bir boşluk oluşunca Akgül Ofsette iş teklifinde bulundu ve işe başladım.

-Hiç düşünmediğiniz gazeteciliği okul bıraktıktan sonra başladınız

Bu iş yapılmaz dediğim gazeteciliğe alaylı olarak girmeye çalıştım.(Gülüyor)

-Okulunuza devam ettiniz mi?

Kaydımı dondurmuştum tekrar dönebilme şansım vardı fakat evlenmiştim ve sorumluluklarım vardı o yüzden devam etmedim. Açık öğretimden Anadolu Üniversitesi Gazetecilik Bölümünü kazandım. Birkaç dersten kalınca onunla da uğraşmadım çünkü yoğun bir tempoda çalışıyorduk.

“SEVMEDEN AYRILDIM SEVEREK GERİ DÖNDÜM”

-Sonra?

Sohbete devam etmeden önce aslında ilk olarak gazeteciliğe başlamamdan bahsetmek istiyorm. ilk olarak seçim döneminde İhlas Haber Ajansı ile oldu. Bir miting sonrası İbrahim Kılınç ile tanıştım. Benden Köşk’te yaşayan Rıfat Kadri Kılıç’ı çekmemi istedi. İlk defa yapacağımı çekmeye çalışacağımı söyledim. Çekip yolladım, ertesi gün bir trafik kazası haberi yolladım. Daha sonra ‘Seni beklerim, seninle çalışmak isteriz’ deyince gazeteciliğe başladım ve arkasında Adalet Gazetesi’nde çalışamaya başladım.

Dönem geçtikçe İhlas Haber Ajansı’nda haberlerimiz çıkmaya başladı. 24 saatin yaklaşık 20 saatini çalışarak geçiriyordum. Gece saat 3’te 4’te haber olsa kalkar giderdim. Tanımadığım kişiler beni arar şu olaydan haberin var mı? Bir olay olsa Ümit Özmen oradadır derlerdi. Bunları duymak benim hoşuma gidiyordu çünkü verdiğin emeğin karşılığını insanların geri dönüşleri sayesinde alıyordum. Gazetecilikten sevmeden ayrıldım ama severek geri döndüm.

-Pişman oldunuz mu?

Bazen meslektaşlarım yüzünden pişman oluyorum. Biz her şeyi çok fazla biliyoruz, buna göre yorum yapıyoruz veya konuşuyoruz ama insanlar tek taraftan bakıyor buda bazen insanı üzüyor. İnsanlar olaya sadece kendi siyasi ideolojisiyle baktığı yönden bildiği için bu seferde biz onlarla çelişiyoruz. Onlar kendi savunduğu şeyin biz yanlış olduğunu biliyoruz (tabi her zaman bizde doğru bileceğiz diye bir şey yok) Genelde bu durumlar üzüyor. Bazı siyasetçilerin ikiyüzlü davranışları üzüyor. Sizin yanınızda bir şey konuşuyorlar diğerinin yanında başka şeyler konuşuyorlar. Bu sefer sizi meslektaşlarınızın arasında kötü duruma düşürüyor. Kötülediği kişi genelde ya meslektaşınız oluyor ya da bir arkadaşınız oluyor. Bu yüzden gazeteciliğe başladığıma pişman oluyorum.

-Hayaliniz neydi?

Yazılım üzerine bir eğitim almak isterdim. Fakat bir şekilde yazılıma da mesleğe de bulaştım. Bilgisayar’ı sevmem en büyük etmendi diyebilirim. Lise döneminde Bilgisayar kulübündeydim. Nazilli’de belki de Aydın’da okul bünyesinde internet kafe açan tek okulduk. İnternet kafelere gitmeleri önlemek amacıyla bunu açmıştık. İnsanlar internet çok duyarsızdı her türlü oyunu oynayabiliyordu. Biz bunu kontrol altında tutmak istedik he uygun fiyatlar verdik hem de strateji oyunlarıyla kişisel gelişimi destekliyorduk.

“GAZETEYE ÇIKAMADIM AMA GAZETECİ OLDUM”

-Gazeteciliği seçmenizdeki etmen ne oldu peki?

Ortaokulda karate kursuna gidiyordum. Bir yarışmada derece yapmıştım. Ertesi günde haber için gazeteci gelmiş. Sanırım Erdoğan Eker ağabeyimizdi. Benim yerime başkasına madalya takıp fotoğrafını çekmiş. Ona çok kızmıştım, neden böyle yapılır diye. Gerçi şimdi neden böyle yaptığını anlayabiliyorum. Gündem attığı için mecbur kaldığını düşünüyorum. Kendimizde bu mesleği yapınca anladım. Üniversite tercihin, yaparken de puanıma göre ve bu anıma göre gazetecilik mesleği daha cazip geldi. Gazeteye çıkamadım ama gazeteci oldum

-Gazetecilik bölümünü bıraktığınıza pişman mısınız?

Okumadığıma pişman değilim aslında. Yeni genç arkadaşlarımızı görüyorum, çok ben bildimci oluyorlar. İdarecilik yaptığımız için düzenin nasıl gitmesi gerektiğini biliyoruz. Şimdi ki aklıma göre pişman değilim ama yöneticilik yapmamış olsaydım kesinlikle pişman olurdum. Okumak her zaman size artı şeyler katar. Hem alaylı hem mektepli olmak çok çok önemli diye düşünüyorum. İkisini entegre edebilirse ortaya çok güzel işler çıkıyor.

-Mesleği bırakmak istediğiniz anlar oldu mu?

Mesleği bırakmak istediğim anlar mutlaka her yıl oluyor. (Gülüyor) Gazetecilikte bazen istemediğiniz sorunlarla karşılaşabiliyorsunuz, başta da belirttiğim gibi. Ufak şeyleri takabiliyorum. Oturup düşününce düzeliyor ama bazen ülkeyi terk edesim geliyor o derce oluyoruz. (Gülüyor)

-Bir yöneticiniz, belirli bir yere geldiniz hedefleriniz var mı?

Çalışma arkadaşlarımızla sık sık konuşuruz. Bu işte dağıtıcısından sahibine kadar her pozisyondaki insanın önemi çok fazladır. Bir dağıtıcı gazeteye güzel dağıtamazsa okuyucuya ulaşamazsınız ve hiçbir anlamı kalmaz. İşletmenin sahibi iyi biri, uyumlu biri olmazsa maaşınız zamanında gelmezse tüm personel motive olması zor olur. Yaptığınız işte haberlerinizde ses getirmez bir şeye ulaşamazsınız. Benim hedefim yazı işleri müdürü ya da gazete sahipliği değil. Severek yapıyorsam neresinden tutarsam tutayım bu meslek güzel. Belki spor muhabirliğinin üzerine biraz daha düşmek isterdim.

“İNSANA DOKUNURSAN GELİR”

-Spora ilgili misiniz?

Sporu çok seviyorum. Hatta bu yüzden menüsküs ameliyat oldum. Halı saha sevgisinden kaynaklanıyor. (Gülüyor) Fotomaç’tan teklif ama İstanbul şartlarından ekonomik açıdan düşündüğümde kabul etmedim. Buda İhlas Haber Ajansı aracılığıyla oldu. Yaptığımız haberleri ulusal kanallar görüyor. Bekar olsam giderdim.(Gülüyor)

Yerelde çalıştığımız için spora da asayişe de bakıyoruz. Spordan çıkıp başka bir alana yöneliyorsunuz. Ben Türkiye’nin en yaşlı ikizlerini avukatım sayesinde buldum. Maçtan sonra avukatım yaşlı ikizlerin doğum günü olduğunu söyledi. Gidip araştırma yaptığımda Türkiye’nin en yaşlı ikizi olduğunu öğrendim. Türkiye’nin en yaşlı ikizleri olarak biliniyorlar ve her zaman da televizyonlarda görebiliyoruz. Ben sadece yöneticilik değil halada muhabirlik yapıyorum çünkü insanlara dokunursan bize geliyorlar. Bazen telsize geçmeyen ihbarları telefonla alıyorum.

AMELİYATLI AYAĞI İLE HABERE GİTTİ

-Unutamadığınız anılarınız var mı?

Buharkent’te bir trafik kazası olmuştu. Buharkent Kuyucak arasında bir yerdeydi. Tatilden dönen bir aile kanala uçmuştu. Olay yerine vardığımda çocuk kanalda kaybolmuştu. Daldı çıktıya bakalım demiştim. Komutan oraya gitmesine imkan yok daha sonra bakalım dedi. 1, 1 buçuk saatlik aramadan sonra tekrar aynı yere geldik. Ekipler daldılar bir dakika sonra çocuğun cansız bedenine ulaştılar. Onu görüntüyü halen unutamıyorum. Çünkü o zamanlar benim çocuğumda 3 yaşındaydı. O olaydan çok etkilenmiştim uzun bir süre kendime gelemedim.

Çapraz bağ ameliyatı olmuştum. Nazilli Spor’un Rıdvan Dilmen Saha açılışı vardı. Ayağımda demir korumalar motoruma atladım gittim. Oğuz Çetin o halimle beni gördü, ‘sen ne yapıyorsun’ dedi. Haber yapacağımı söyledim. ‘Sen manyak mısın bu ameliyattan sonra ayağa kalkılır mı’ diye kızdı Kısacası beni oradan kovdular (Gülüyor) O dönemde evden çalışmak zorunda kaldım arkadaşlarım haberlere gider bilgileri bana verir ben haberi yazardım. En fazla 3 gün yatabildim. Bilgisayarın başına geçip haberlere bakmam gerekir.

Uzun yaşam etkinlik haberleri çok yaptık. Ben burada İHA’ya Doğan Haber Ajansına çok teşekkür ediyorum. Nazilli’nin isminin duyulmasında çok faydalı oldu. Ajansların bunu ulusala pazarlaması da çok önemli diye düşünüyorum.

Güzelköy’de bir trafik kazası olmuştu. Bir kişi hayatını kaybetmişti. Yollar yağ olmuştu. Polislerle itfaiyeciler yerlerin yağ olduğu konusunda beni uyardılar. Bana bir şey olmaz dediğimden birkaç dakika sonra ayağım kaydı arabanın kaportasına omzum denk geldi. Sonrasında omzum çıkmıştı. Birkaç gün omzumun ağrısını çekmiştim.

-Gazetecilik sizin ne ifade ediyor?

Gazetecilik benim için bir yaşam tarzı oldu. Gazetecilikte vatandaşın yararına olan işlere imza atmaya çalışıyoruz. Gazeteci olarak ilimiz ve ilçemiz çalışmamız gerekiyor. Aydın’ı kötüleyecek haberler çok fazla duymayız. Şehrin isminin kötü anılması demek birçok kaybı da beraberinde getirir. Ben Polyana gazeteciliğini daha çok seviyorum. Her şeye haber gözüyle bakılmaması gerekir diye düşünüyorum.

-Gazetecilik hakkettiği yerde mi peki?

Maalesef değil. Ben bunu gazetece cemiyetlerinde toplantılarda da söylüyorum. Gazeteciliğin hak ettiği yere gelebilmesi için önce gazetecilerin değişmesi gerekiyor. Çünkü bu mesleğe zarara uğratan en çok bizleriz. Çünkü gazeteciyim diyen kişi birilerinin ısmarlama haberlerini yaparsa gazetecilik hiçbir yere gelemez. Çünkü insanların gözünde gazeteci bir reklamlık ya da verdiği bir ücret kadardır. Herkesi de böyle görmeye çalışıyorlar. Biz bunlara tepki gösteriyoruz ama maalesef gazeteci dendi mi böyle algılanabiliyor. Gazetecilerin belirli eğitimlerden belirli yetenek sınavlarında geçmesi gerekiyor diye düşünüyorum

-Örnek verecek olursanız?

Mesela cemiyetler varsa bu cemiyetlere yetki verilmeli belirli bir dönem staj takibi yapılmalı, bu cemiyetlerin vereceği rapor sonucunda bunlara bu meslek izni verilmelidir. Aynı şekilde gazete açanlar içinde. Bugün bir haber sitesi 250 TL’den bir gazeteyi kurmakta Bin liradan başlıyor. Bu mesleği bu kadar uygun fiyata açılması bence yanlış. Denetim mekanizmanın olması gerekiyor. İnsanlar bazen olur mu ya iş iyi yapanla yapmayanı ayırt edebiliyor diyor. Ayırt ediyor ancak o ayırt eden bile işine geldiği zaman parayla işini yaptırmaya çalışıyor. Ayırt eden de böyleyse ayırt etmeyen nasıldır düşünüyorum. Bu yüzden devletin ciddi anlamda bir yaptırımı olmalıdır. Meslekleri kullananlar ve kamuoyunu yanıltanlara yaptırım ve ceza uygulanması gerekiyor. İftira haberler, tetikçilik bizim mesleğin saygınlığını düşünüyor ve ilerisi için iyi bir yol açmıyor.

-Gazetecilik size ne kazandırdı ne kaybettirdi?

Çevrem gerçekten çok geniş Türkiye’nin her yerinden bir arkadaşım var. İnsan kazanmak bu hayattaki en güzel kazançtır. Çok yaşam öyküsü ile karşılaştım, mesleğim sayesinde onlara yardımım dokundu ve onların duasını aldım. Kaybettirdiklerine gelince, kaybettirdiği bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bazen ailemize zaman ayıramadık.

-Fedakarlık isteyen bir meslek mi?

Gazetecilik gerçekten fedakarlık istiyor. En çok ailenizden fedakarlık ediyorsunuz. Ben çoğu zaman aileme zaman ayıramıyorum. Bu meslekte eşinizin anlayışlı olması çok önemli. Bu yüzden eşime ve çocuğuma gösterdikleri anlayıştan dolayı teşekkür ediyorum.

-Gençlere neler söylemek istersiniz?

Bu meslek kimseyle var olmadı kimseyle de yok olmayacak. Bu meslekte her gün yenilerini görürsün. Diploma çok önemli değildir önemli olan yetenektir. Yeni başlayacak olan arkadaşlar öncelikle bu mesleği para olarak görmemesi gerekiyor. Bu işi severek yapsınlar. Sevmeden başarıya ulaşılmaz.

-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Meslektaşlarımız şehrimize sahip çıkmak için şehir milliyetçiliği yapalım diyorlar ama onu da iyi ayarlamamız gerekiyor. Savunacağım derken bazen yandaşlığa gidebiliyor. O ince çizgiyi kaçırmamalarını tavsiye ediyorum. Bir reklam alacağım diye mesleğimizi aşağı düşürmeyelim. Yeri gelmişken buradan cemiyet başkanlarına seslenelim hangisi yaparsa yapsın biz desteğe hazırız. Denizli’de gazeteciler cemiyetinin yaptığı stantlar tüm bayilerde otogarlarda var, bu sayede benim muhabirim olmadığı halde ben Denizli’de günlük 100 tane gazete satıyordum. Yerel gazeteleri tek standa koyuyorlar. Yerel gazetelere sahip çıkmamız gerekiyor gerçekten zor imkanlarla çalışıyor. 

BİR RÜYAYI YAŞAMAK İÇİN İZLEYİN







 
Son Eklenen Haberler