Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Rektör Danışmanı ve Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görevli Uzman Psikolog Civan İlci, Denge gazetesi okurları için boşanmalarla ilgili açıklamalarda bulundu. Boşanmalarda aile yapısını derinden sarsan en önemli faktörün eşler arasındaki cinsel uyumsuzluk olduğuna dikkat çeken Uzman Psikolog Civan İlci, “Toplumda göz ardı edilen cinsellik, asıl boşanma sebebidir. İkinci faktör ise maddi sıkıntıdan çok refah düzeyinin artmasıdır” dedi.

 (FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

CİNSEL UYUM VARSA HER TÜRLÜ OLUMSUZLUK TOLERE EDİLEBİLİR

Aydın’ın Türkiye’de en çok boşanmaların gerçekleştiği illerin başında geldiğini söyleyen Uzman Psikolog Civan İlci, büyük umutlarla yuva kurmak için evlenen çiftlerin beraberliklerinin boşanmayla sonuçlanmasının altında yatan nedenlerin yüzde 50'sini cinsel uyumsuzluğa, yüzde 50’sinin ise çeşitli sosyal faktörlere dayandığını söyledi. Eşler arasındaki cinsel sorunların evliliği bitirdiğini ileri süren İlci, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya giden çiftlerin genelde ekonomik nedenlerle ayrıldıkları beyan edilse de ekonomik boyutun sadece işin bahanesi olduğunu ifade etti. İlci, “Boşanmaların yüzde 50’si cinsel nedenlerden, diğer yüzde 50’si ise sosyal, kültürel ve ekonomik nedenlerden kaynaklanır. Eşler arasında cinsel uyumsuzluk, cinsel yetersizlik, haz almama, cinsel ihtiyaçlarını karşılayamama büyük faktörlerdir. Sağlıklı bir cinsel birlikteliği olan eşler arasında diğer yüzde 50 faktörler tolere edilebilir. Evlenip aileyi temsil eden bir karı kocanın hayatı her zaman olumlu olmaz. Hayatın varlığı, darlığı, sıkıntılı günleri vardır. Eşiyle cinsel uyum içinde olan karı koca özveride bulunarak her türlü olumsuzluğu tahammül gösterip tolere edebilir. Tolere edilmeyip bahanelerin arkasına saklanıyorsa mutlaka çiftler arasında cinsel sorun vardır. Ta ki cinsel sorunlar baş göstermeye başlayıp bıçak kemiğe dayandığında bahaneler üretilmeye başlanır“ dedi.

EVLİLİK İKİ AYRI İNSANIN ORTAK BİR DÜNYA KURMASIDIR

Cinsel faktörlerin dışında sosyal faktörler ve kültürel farklılıkların da boşanmalarda etken olduğunu belirten İlci, “Evlilik iki ayrı insanın ortak bir dünya kurmasıdır. Eşlerin ortak dünyalarını birlikte yapmaktan zevk alacakları bir alan yaratmaları gerekir. Bu duygu alışverişi, hobi, bir zihin geliştirme, gibi ortak paydalar ne kadar artarsa aile bütünlüğü sağlanmış olur” dedi.

REFAH DÜZEYİ ARTTIKÇA BOŞANMALAR DA ARTIYOR

Genelde halk arasında boşanmalarda ekonomik sebepler gösterildiğini belirten Civan İlci, “Aksine ailelerde refah düzeyi arttıkça boşanmaların arttığını görürüz. Eşlerin birbiri için ne anlam ifade ettiği önemlidir. Ekonomik gücü olmayan bir eş, eşinden hiç hoşlanmadığı halde maddi durumu olmadığı için katlanır. Ekonomik rahata kavuşunca ise katlanmaz. Karı kocayı aile çatısı altında tutan şey, saygı ve özveridir. Sevgi ile aile kurulur ancak ömür boyu sevgi ve aşk olmaz. Kainatta denge prensibi vardır. Her şey böyledir” diye konuştu

EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞAN KADIN SİNEYE ÇEKMİYOR

Aydın’da boşanma oranlarının yüksek olmasında kentleşme sürecinde tarım toplumundan şehirleşmeye geçilmesinin büyük rol oynadığını sözlerine ekleyen İlci şöyle konuştu; “Kentleşme sürecinde Aydın’da boşanmalar arttı. Kırsal alandan şehir toplumuna geçerken sosyal aileyi de etkileyen türbülanslar yaşanabilir. Eskiden köyde tarlada çalışan kadın, günümüzde şehir hayatında erkek gibi çalışıp para kazanmayı öğrendi. Bu da kendi ayaklarının üzerinde durmayı, kendini ifade etmeyi, geri çekilmemeyi, sineye çekmemeyi de beraberinde getirdi.”

BOŞANMIYORSA EVLİLİK DEVAM ETTİĞİ ANLAMINA GELMEZ

Son olarak çiftlerin boşanmamasının evliliğin devam ettiği anlamına da gelmediği vurgusunu yapan Psikolog İlci, boşanmayıp şiddetli geçimsiz olan çiftlerde sağlıklı bir aile yapısı olmadığını belirterek, “Evliliğe çocukları için katlanabiliyor. Sosyal olarak aile baskısı, toplum baskısı hakim olabiliyor. Boşanan erkeğe kötü gözle bakılmıyor. Kadına ise kötü gözle bakılıyor. Bu faktörler de boşanmanın önüne geçebiliyor” diye konuştu. (GÜLAY ÖZTEKİN)

BÖLGENİN EN BÜYÜK REZİDANS PROJESİ: GOLD TOWERS...