Takip Et

SON DAKİKA

Jeotermalin çevresel etkilerdeki masumiyeti kanıtlandı

12 Mayıs 2017, Cuma 10:30

     


Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER,) jeotermal enerji santrallerinin çevresel etkilerini bilimsel verilerle sundu.

JESDER Başkanı Ufuk Şentürk, Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı Konferansı’nda “Jeotermal Enerjinin Çevresel Etkileri” konusunda önemli bilgiler verdi. Şentürk konuşmasında; “jeotermal çalışmaların artmasıyla birlikte, bu temiz enerjinin çevresel etkilerinin tartışılmaya başlandığını, ancak bazı gruplar tarafından iddia edilenin aksine; TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu), Adnan Menderes Üniversitesi, EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu) ve Tarım Bakanlığı verilerine dayanarak gerçekte jeotermal elektrik santrallerinde metrekareye düşen karbondioksit oranının sadece 6 gr” olduğunu söyledi.

İstanbul’da ICCI 2017 kapsamında düzenlenen 23. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Kongresi’nde “Jeotermal Özel Oturumu”nda konuşan JESDER Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Şentürk, JES’ler ile herhangi bir karbondioksit üretimi yapılmadığını sadece doğada var olan salınımın hızlandırıldığını belirterek, JES’lerin özellikle termik ve doğalgaz çevrim santrallerle kıyaslanmayacak derecede az karbondioksit salınımında bulunduğunu ve Aydın çevre otoyolundan geçen araçların dahi daha yüksek karbondioksit salınımı gerçekleştiğini söyledi.

“SANTRALLERDEN ÇIKAN BEYAZ GAZ DEĞİL SU BUHARIDIR"

Aydın'da açılan kuyularda yoğuşmayan gaz oranı %1-2 civarında olup bu gazların tamamına yakını karbondioksit gazı olduğunun altını çizen Ufuk Şentürk; ”Hidrojen sülfür oranı ise binde 0.5-2 oranıyla dünya ortalamasının oldukça altındadır. Jeotermal gaz atıklarının ispatlanmış kanserojen bir etkisi yoktur. Bazı jeotermal sahalarından yükselen ve fabrika bacalarını andıran beyaz gaz sütunu duman değil esas itibariyle su buharıdır.” şeklinde konuştu.

Şentürk, EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu) sektör raporu verilerine göre hazırlanan raporda, son 3 yıl içinde Türkiye’de ortalama 46 milyar m3 doğalgaz tüketildiğini, 1 m3 doğalgazın yakılması ile 2,18 kg CO2 açığa çıktığını, dolayısıyla doğalgaz kullanımında m2 başına 131 gram CO2 salınımı olduğunu belirtti.

2014 sektör raporuna göre Türkiye’de 97,2 milyon ton kömür tüketildiğinin anlatıldığı sunumda, 1 kg kömürün yanmasıyla 2,93 kg CO2 açığa çıkarak Türkiye geneli için düşünüldüğünde; M² başına 363 gram karbondioksit oluştuğu, jeotermal santrallerde ise bu rakamın sadece 6 gram olduğu vurgulandı.

İNCİR VE ÜZÜMÜ ETKİLEYEN JES'LER DEĞİL HİDROJEN PEROKSİT

Yapılan açıklamada, iddia edildiği gibi Jeotermal enerjinin incir ve üzüm üretimini etkilemediği, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı araştırması ile TÜİK verilerine göre; jeotermal çalışmaların yoğunluğunun arttığı son 3 yıl değerlendirildiğinde, ağaç başına düşen verim artmış olup, 30,9 kg verim ile on yıllık ortalamanın üzerinde olduğuna dikkat çekildi.

Dünyanın en çok incir üreten bölgesi olan Aydın'da, bu üründe görülen bozulmaların hidrojen peroksitten kaynaklandığı açıklandı. (SUAT DENİZ)

BÖLGENİN EN BÜYÜK REZİDANS PROJESİ: GOLD TOWERS...







 
Son Eklenen Haberler