Takip Et

SON DAKİKA

''Üniversite sınavında hala iyi değiliz''

31 Temmuz 2021, Cumartesi 12:59

     


Eğitimci Hasan Can Oktaylar, tvDEN'de Gazeteci Emin Aydın'ın hazırlayıp sunduğu ''Emin Aydın'la Baş Başa'' programının konuğu oldu. Oktaylar, Aydın'daki eğitimi değerlendirdi.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Oktaylar, ''Eğitim belki de tek amacı işe gireceği bir alan belki de mutlu olacağı bir mesleği yapmak fakat karşılarına KPSS sınavları çıkıyor, kariyer sınavları çıkıyor. Orada da herkesin isteği şu, emeğinin karşılığını almak. Yıllarca bekleyen, atanamayan bu sınavlara hazırlanan devlet memuru adayları oluyor. Bu aynı zamanda polis okulu sınavları, astsubay okulu sınavları ve benzeri sınavlar 2002 yılından itibaren böyle pis kokular yayılıyordu. Biz de bu sektörün içerisinde olduğumuz için ara ara dile getiriyorduk fakat ispatı çok zor oluyordu. 2010 yılında ispata erişebildik. KPSS sonuçları açıklandığı gün her yıl ortalama stardart sapma, başarı eğimleriyle ilgili istatistik çalışma yaparken şunu fark ettim. Burada bir olağan dışı durum var. Şöyle bir dağılım eğrisi düşünürseniz en uçta bir dağılım bir küçük tepe daha var onlar da kopyacı. Ölçme teorisi anlamında buna sadece kopya denir. Bunu görünce Ankara'da yayın evindeyken bir çok gazete ve televizyonları çağırdık. O zamanlar biraz daha rahat serbest konuşabiliyorduk. İlk iddiayı o zamanlar ben dile getirdim. İşte kopya var bunu da bir cemaat, onun ışık evleri orada organize yapılıyor sorular dağıtılıyor sadece Kpss de değil. Kopyayı ispatladıktan sonra Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu bir bilir kişi heyeti oluşturdu. Ben de o heyete danışmanlık yapıyordum. O heyet ÖSYM'nin Kozmik Odası'nda bu kopyaya konu olan kitapçıklarla soruları alıp tabi biz de o zaman görüş bildirdik. Belli bir sayı tespit ettik. Yaklaşık 4000'e yakın genelde akraba, karı koca kardeş gibi bunların kopya olduğu ile ilgili tutanaklar tuttuk, bunu ilgili yerlere verdik. Süreç mahkemeye yansıdı. Mahkeme ÖSYM'den delilleri istedi. Bu işe bakan savcılık ÖSYM ile tabi o zaman belli bir iş birliği vardı delil olacak o kopyaya konu olan herkesin soru kitapçığını ve optik cevap anahtarını yakmıştı imha etmişti'' dedi.

''PROBLEM ÖĞRETMENLERDE DEĞİL, ÖĞRETMENLERE VERİLEN SİSTEMDE''

Gazeteci Emin Aydın'ın, ''Çok yıllar önce o zaman yanılmıyorsam Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ti. YÖK Başkanı da sanırsam kemal Gürüzdü. Televizyonda bir tartışma programında geçiyordu. YÖK Başkanı dedi ki üniversitelere liseden mezun olup giren toplama çıkarma işlemini yapamayan, doğru düzgün yazması okuması olmayan öğrenciler geliyor, Milli Eğitim sistemi öğrenci yetiştirme konusunda maalesef sıkıntılı , üniversiteye geldiğinde bu insanlar toplama çarpma gibi basit matematik işlemlerini bile yapamıyorlar dedi. Milli Eğitim Bakanı da ona cevap verdi, onları sizin mezun ettiğiniz öğretmenler yetiştiriyor dedi. Böyle bir düzen. Tabi benim dediğim yaklaşık 15-16 yıl önceki mesele. 15-16 yıldan bugüne gelinen noktada bir gelişme var mı?" sorusuna Oktaylar, ''Benim gözlemim yeni nesil öğretmenler ve eğitim fakültelerinden özellikle son 10 yıldır mezun olan öğretmenlerimizin niteliği çok iyi. Öğretmenlere ne verirseniz onu alırsınız. Türkiye'deki problemi konuda şu, Türkiye her 5 yılda bir uluslararası bu UNESCO'nun ve Birleşmiş Milletler ile diğer uluslararası kurum ve kuruluşların yaptığı araştırmalar çalışmalar her 5 yılda bir adına TIMSS dediğimiz uluslararası işte fen okur yazarlığı, matematik yeterliliği gibi alanlarda sınavlar yapılır. Yaklaşık yapılan son 10 sınavın hiç birinde Türkiye ilk 30'a bile giremedi. Dünya hızla değişiyor dönüşüyor. Uluslararası rekabet, bilim teknoloji çağındayız. Dijital okur yazarlık son derece önemli. Okullarımızda böyle eğitim verilmiyor. Biz öğretmenlerimize bu bağlamda yetiştirirsek onlardan verim alırız. Problem öğretmenlerde değil, öğretmenlere verilen sistemde'' ifadesini kullandı.

''ÜNİVERSİTE SINAVINDA HALA İYİ DEĞİLİZ''

Oktaylar, ''Aydın 2000'li yıllara kadar Türkiye'de o zaman adı SBS TEOK. Türkiye'de ilk 5'ten hiç çıkmadı. Üniversite o zamanki ismiyle ÖSS sınavları ilk 5'ten hiç düşmedi. Son 9 yılın istatistiklerinde lise geçiş sınavlarında on iki ile on sekizinci, üniversite sınavlarında otuzlarda. Aydın'ın pozitif bir yönü var. Aileleri eğitime çok düşkün, çocuklarını her koşulda okuturlar. Özel okulların sayısından belli bakın. Mesela bu seneki 2 gün önce açıklanan üniversite sınav sonuçlarında bireysel başarıda Aydın ilk 100'de 6 öğrenci, ilk 1000'de 31 öğrenci. Bunların çoğu Fen Lisesi öğrencisi. Bu yıl için söylüyorum LGS ve YKS İl sıralamaları yayınlanmadı ama ben LGS'de bu yıl başarıda iyi atladığını düşünüyorum eldeki verilerden. Üniversite sınavında hala iyi değiliz' dedi.

''ÇOCUĞA YAKLAŞIM TARZIMIZDA SORUN VAR''

Oktaylar, ''Japonya'da terziler bir pantolonun paçasını kısaltırken makinaya bilgisayara yüklediği bir programla yaptırıyor bunu. Bir zaman sonra berberler traşı böyle yapacak. Evler de akıllı evler oluyor. Artık insan gücüne dayanan bir çok meslek teknolojiye dayanıyor. Böyle bir çağ, yetiştireceğimiz öğrencilerde dijital yeterlilikler yok. Bu saptamalar ve çocuğun gelişim pedagojik ilkeler çerçevesinde Aydın'da bir kaç ana okulundan başlayan ilkokul, ortaokul, lise böyle bir yapılanma sürecine girmeye karar verdik 2 ay oldu. Şimdi o süreçte çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Okul öncesi 1 Eylül'de açılıyor. Ortaokul lise yine şu anda öğretmen çalıştayları yapılıyor. Bu çalışmaları bu haftada başlattık. Söylediğim temalar akademik başarı, dijital oku yazarlık, yabancı dil öğretim metodolojisi, duygusal sosyal zekaya yönelik bunlarla ilgili program geliştirme çabaları sürüyor. Yeni eğitim yılında bunları yürüteceğiz. Muhtemelen çok özgün modellerle bu sistemi Aydın'a tanıtacağız. Başlarda o klasik eğitime inanan mesela eğitime şenlik yapmak, çocuğu eğlendirmek gibi ya da sınıf kurallarından arındırıp çocuğu mutlu etmek sadece çocuğu doyurmak değil. Bakın çocukta sorumluluk çok önemli. Öz disiplin, öz denetim çok önemli. Çocuğun kendi hedefini koyup, sorumluluk alıp sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Her şer hazırcı veriliyor. Keşfetmede kritik yaş 3-6dır. Girişimcidir sürekli soru sorar. Anne baba veya muhattabı olduğu kişi sabırlı olup o sorulara akıllı mantıklı cevaplar verdikçe çocuk merak etmenin, keşfetmenin doyumuna erişir ama bizim Türk kültürünün o yaşlarını düşün. Otur, çok soru sorma, akıllı ol. Mesela bir bardak suyu çocuk alıp içmek ister, anne bağırır döktün üzerine ben içireyim diye. Bu tür müdahaleler basit gibi gözüküyor ama mesela yürümek isteyen çocuğu tutup yürütmeler, çocuğun kıyafetini sürekli değiştirmeler. Çocuğa yaklaşım tarzımızda sorun var'' dedi. (ELİF DUMANOĞLU) 







 
Son Eklenen Haberler